Celile Hikmet (1883-1956)
İstanbul doğumlu olan sanatçı, ilk resim eğitimini saray ressamı Fausto Zonaro’dan almıştır.almıştır. Sanatçının babası olan Enver Paşa, bu dönemde II. Abdülhamid’in yaveridir. Dedesi Mahmut Celalettin Paşa ise daha sonradan Türk tebasına geçmiş bir Polonyalı’dır.
Daha çok nü ve portre çalışması yapan sanatçı, hayatını Roma ve Paris’te sürdürmüştür. Celile Hikmet’in en güzel portreleri aile çevresi ile ilgili olanlarıdır. Annesi Leyla Hanımı konu aldığı portresi bugün müzede sergilenmektedir. I. Dünya Savaşı sonunda Berlin’de resim çalışmaya giden sanatçı, ölmeden önce görme yeteneğini kaybeder. İstanbul’da yaşama veda etmiştir.
Mihri Müşfik (1886-1954)
İstanbul’lu olan sanatçı ilk resim eğitimini Zonaro’dan almıştır.Tıbbiye Nazırı Rasim Paşa’nın kızı olan Mihri
Müşfik, daha sonra Avrupa’ya eğitimini tamamlayabilmek için Fransız elçisinin eşinden aldığı sahte pasaport ile Roma’ya oradan Paris’e geçmiştir. Burada Montparnasse’a yerleşmiştir. Evinin bir odasını Müşfik Selami’ye kiralamış, daha sonra bu evlilik ile sonuçlanmıştır. 1913’de İstanbul Kız Öğretmen Okuluna, resim öğretmeni olarak atanmasıyla yurda dönmüştür. 1922’de tekrar ülkeden kaçmıştır.
Yurttan kaçısında ttihatçılarla olan bağlantısından doğabilecek sıkıntıların tedirginliğinin payı olduğu düşünülmektedir.
Tekrar gittiği Roma’da, çizdiği Papa portresi Vatikan Müzesi’nce alınmıştır. Ömrünün son yıllarında yoksulluk ve sıkıntı içinde
geçirmiştir.
Müfide Kadri
İstanbul doğumlu olan Müfide Kadri, dönemin saygın kişilerinden Kadri Bey tarafından evlat edinilmiş, eğitimini ve öğretimini ise özel hocalar ile tamamlamıştır. Türk-İslam Sanatı’nın önemli sanatçılarından olan Osman Hamdi Bey tarafından keşfedilen Müfide Hanım’a Osman Hamdi Bey ve Prof.. Valeri resim konusunda özel dersler vermiştir. Resim öğretmenliğinin ilk kadın temsilcisi olan sanatçı, ilk olarak Numune Mekteplerine, daha sonra iseSüleymaniye’deki Numune-i İnas adlı kız okulunun öğretmenliğini yürütmüştür.
Bir çalışması ile Almanya’da altın madalya alan sanatçı portre, peyzaj ve natürmort konularında çalışmıştır. İzmir Resim ve
Heykel Müzesi’ndeki Natürmort isimli eseri akademik bir anlatıma sahiptir. Kitap Okuyan Kız ve Dua Eden Kız resimleri ise
portre ve iç mekân resimlerindeki ustalığını gözler önüne serer.
Vildan Gizer (1889-1974)
Hattat ve ressam bir aileden gelen Vildan Gizer, İstanbul doğumludur. Salvatore Valeri’den resim dersleri alan sanatçı portre çalışmlarına yoğunlaşmıştır. Sanata düşkün olan ve kendisi de resim çalışmaları yapan eşi Hikmet Bey’in görevi gereği gittikleri Viyana şehrinde
resim çalışmalarına devam etmiştir. Pastel ve yağlıboya tekniklerinde çalışan Gizer’in eserleri kızlarının koleksiyonunda
bulunmaktadır.
Melek (Ziya) Celal Sofu (1896-1976)
Nazmi Ziya Güran’ın atölyesinde ders alan sanatçı, resim, heykel ve hat gibi pek çok alanda eserler üretmiştir. Dayısı, asker ressamlardan olan Melek Hanım, Alman doktor Prof. Lampe ile olan ikinci evliliği ile birlikte Münih’e yerleşmiş, burada da bir kişisel sergi (Scumacher
Galerisi) açmıştır.
“TBMM’de Kadın Konuşmacı” adlı eseri, bir kadın sanatçı olarak mecliste kadın varlığının gerekliliğini ve
önemini sanatı vasıtasıyla göstermesidir.
Güzel Sanatlar Akademisi’nde ve Julian Akademisi’nde dersler alan Sofu, figür, natürmort ve portre konularında çalışmıştır.
Büst çalışmaları da (Salah Cimcoz, Bilinsky, Ziya Sofu) bulunmaktadır. Resim Heykel Müzesi’nde de eserleri bulunan
sanatçının Fransızca ve Almanca yayınlanmış kitapları bulunmaktadır. Kamil Akdik, Türk İşlemeleri ve Şeyh Hamdullah
Türkçe olarak yayımlanan kitaplarıdır. Sanatçı 1976’da Münih’te hayat veda etmiştir.
Emine (Dürriye) Fuat Tugay (1897-1975)
İstanbul doğumlu olan Emine Hanım, Prof. Albert Mille’den sonra Zürih Güzel Sanatlar Okulu’nda ve Almanya’da resim eğitimi almıştır. Dönemin önemli devlet adamlarından olan Mahmud Muhtar Paşa’nın kızıdır.
Dönemin ünlü elçilerinden Ahmet Hulusi Fuat ile evlenen Emine Hanım eşinin vazifesi nedeniyle bir çok ülke gezmiş,
desen, resim ve gravürler çalışmıştır. Sanatçının İngilizce hazırladığı ” Three Centuries (Üç yüzyıl) adlı kitabı Oxford
Üniversitesi tarafından basılmıştır. Bir kökü Mısır hanedanlığına dayanan sanatçının basılan bu kitabı da Türk ve Mısır’ın
ünlü ailelerinin eski Türk konaklarındaki yaşamını gerçekçi bir görüşle yansıtmaktadır.
Müzdan (Sait) Arel (1897-1986)
Sanayi Nefise Mektebi’nde Mihri Müşfik’ten, Sami Bey’den ve Feyhaman Bey’den ders almıştır. Okulun ilk mezunlarındandır. Pek çok karma ve kişisel sergiye katılan sanatçının Akbank Koleksiyonu’nda eserleri bulunmaktadır.
Güzin Duran (1898-1981)
Sanatkâr bir aileden gelen Güzin Duran, İnas Sanayi-i Nefise’de okumuş ve burada Mihri Hanım’ın atölyesinde çalışmıştır. Ahmet Haşim’den estetik, Feyhaman’dan pastel dersleri aldığı süreçte, Avrupa konkurunu kazandı. Ne var ki, Sanayi- Nefise Mektebi’nin genç hocası İbrahim Feyhaman ile 19 Eylül 1922 günü evlenince, eğitimini İstanbul’da sürdürdü..
Empresyonist üslupta eserler üreten sanatçı uzun yıllar boyunca resim öğretmenliği görevinde bulunmuştur. Karagöz oyunları
konusu üzerine eğilen ve bununla bağlantılı eserler üreten sanatçının nü, natürmort ve manzara çalışmaları da yer almaktadır.
Nazlı Ecevit (1900-1985)
İstanbul’da doğan ve Asker kökenli bir aile çocuğu olan Nazlı Ecevit’in babaı Albay Emin Bey’dir. İnas Rüştiyesini ve
Darülmuallimat’ı bitirdikten sonra İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girmiş, Mihri Müşfik Hanım ve Ömer Adil Bey’in
öğrencisi olmuştur.
Dönemin en önemli ressamlarından olan İbrahim Çallı ve Feyhaman Duran’dan dersler almıştır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde (İstanbul,
Kastamonu, Bolu, İzmit) öğretmenlik de yapan Ecevit, Anadolu insanını ve köy yaşantısını konu edinen çalışmalara imza
atmıştır. Bülent Ecevit’in annesi olan sanatçı Güzel Sanatlar Birliği’ne girmiş, bu birliğin ortak sergilerine resim vermiş,
yönetiminde görev almıştır. Sanatçı, çok sayıda kişisel ve karma sergi açmıştır. Ankara’da ilk sergisini Amerikan Kültür
Merkezi’nde açmıştır. Uluslararası Kadın Kulübü’nün Paris’te düzenlemiş olduğu bir sergiye katılmıştır.
