Bir Sanat Tarihçi’nin Meryem Ana İzlenimleri

Sanat Tarihçisi Özgün Akar Meryem Ana Evi’ne yaptığı gezi ile ilgili izlenimlerini Sanatın Yolculuğu’na yazdı.

İşte Özgün Akar’ın izlenimleri:

Sabah 8:45’de İzmir’den yola çıkarak gezimiz başlamış oldu. İzmir-Selçuk arası yaklaşık 1 buçuk saat sürmektedir.
Selçuk’a girmeden önce İzmir yönünde sağ tarafta tepede bir kale var.  Alaman Dağında 300 m yükseklikte bulunan kale, çıkılması oldukça güç. Kale yapılış amacı olarak Sardes yolunu kontrol altında tutan gözetleme kulesi ve kontrol kalesi olarak yapılmıştır.Bu bölgede dağ yürüyüşü de yapılmaktadır. (Dağ yürüyüş meraklılarına)

Kale Kızıl Hisar olarak da bilinmektedir ancak günümüzde kullanılan Keçi Kale adını bir hikayeden almaktadır. Bu kaleyi almak isteyen askerler varmış. Bölgeye hakim olan kale muhafızları buna izin vermek istememiş. Düşman askerlerin aklına bir fikir gelmiş. Keçilerin boynuzlarına meşale takmışlar ve keçileri kaleye doğru yönlendirmişler. Kaledeki muhafızlar çok fazla askerin geldiğini görünce arka kapıdan kaçmışlar. Böylelikle hiç savaşılmadan kale fethedilmiş.

Yaklaşık 10 dakika sonra Selçuk merkeze giriyoruz. Küçük bir ilçe olan Selçuk tarih kokuyor. Burada asırları görebiliyoruz. Yok olmaya yüz tutmuş yapı kalıntıları, kocaman bir kafa heykeli gibi. Persleri, Yunanlıları, Romalıları,Selçukluları,Beylikleri, Osmanlıyı burada asırları görüyoruz.

Merkezin dışında kalan Meryem Ana Heykeli ile gezimiz devam ediyor. Geleneksel hale gelmiş olan foto molası için duruyoruz. Olmazsa olmazdı zaten. Meryem Ana Heykeli Amerikalılar yaptırdığı söylüyor rehberimiz. Amaçları neymiş neden hediye edilmiş o kısmını söylemiyor. Açıkça söylemek gerekirse rehberime pek güvendiğim söylenemez.

Haberlerde okuduğuma göre bu yıl birçok ülkenin katılımıyla yeni bir Meryem Ana Heykeli yapılması planlanıyormuş. Efes 2015 yılında UNESCO tarafında koruma altına alınmış bir bölge. Selçuk belediyesi de bunu fırsat bilip turizme destek olmak için çalışmalar yapıyor. Meryem Ananın elleri dışarıya dönük bir şekilde yapılmış.Bu bereket anlamına gelmektedir. Heykel tipik Meryem Ana tasviridir.Biraz yukarıda Meryem Ananın Evi olduğu söylenen bölgeye geliyoruz.

Yeşilliklerin içinde huzur verici bir bölge. Bu bölge için bilgi vermem gerekiyor. 2006 da bu bölgede yangın çıkmıştı. Tam eve gelmişken söndürülmüştü. Mucize mi yoksa bizim itfaiyecilerin mi başarısı bilinmez. İtalya’da bu olay olmuş olsaydı sanırım ” Meryem Ana geldi ve yangını söndürdü” derler ve turizm olarak piyasa yaparlardı. Yamuk duran Pisa Kulesini unutmayalım. Bu olaydan sonra bölgede oldukça önlem alınmış vaziyette yol üzerinde araçların durması yasak. Bölge Jandarmanın kontrolü altında. Kimlik kontrolleri yapılıyor ve çanta ile eve girmeniz kesinlikle yasak. Giriş ücretleri öğrenci 3 tl normal 5 tl yabancı uyruklu vatandaşlara 20 tl (yanlış hatırlamıyorsam. Yurt dışına çıktığımızda diğer ülkeler de bize aynı fiyatı baz alarak bunu yapıyormuş)

House_of_the_Virgin_Mary

Yapı Bülbül Dağında bulunmaktadır. Meryem ve İsa’nın sevdiği havarilerinden olan Yuhanna’nın birlikte yaşadığı inanılan kilisedir.Hristiyanlar için hac yeridir.Haftada bir pazarları ayin yapılıyormuş. Girişte hediyelik eşya bölümü ileri de eskiden su çıkarılan sarnıç bulunmaktadır şimdi su yok. Merdivenlerden çıkınca küçük bir ev (kilise) karşımıza çıkıyor. Tek sıra halinde, içerisinde kesinlikle konuşmak yasak olan yapıya giriyoruz.İçerisinde fotoğraf çekmek yasaktır. Girişin iki tarafında mumlar var. En fazla 2 tane alabiliyoruz ücretsiz. Ücretsiz ama  bağış (gönülden ne koparsa) ile. Karşımızda ibadet mekanı Meryem’in ikonu var. 

Yapının apsis (ibadet) bölümü

Yapının sağ taraftan çıkılıyor çıkmadan önce Meryem’in ölüm (Koimesis) sahnesi var.

Koimesis (Meryem’in Ölümü) Sahnesi- İstanbul Kariye Müzesi

Meryem’in Ölümü (koimesis) sahnesinde kumaşlarla kaplanmış lahitin üzerine uzanmış Meryem, etrafında ise havariler, kilise ileri gelenleri ve Kudüs’lü kadınlardan oluşan kalabalık yer almaktadır. İsa, çift mandorla içerisinde,elleri saygı ifadesi olarak örtülü kucağında Meryem’in ruhunu temsil eden bebek tutmaktadır, Mandorla (ışık halesi) içersindeki İsa’nın etrafında melekler, dışında ise altı kanatlı melek serafim mandorlanın üst kısmında kanatları açık vaziyette  mandorlayı yukarı doğru çekerek sahneye hareketlilik kazandırmıştır. Arka planda mimari yapı yanında,muhtemelen İsa’nın kucağındaki Meryem’in ruhunu alarak cennete götürmek için bekleyen iki melek görülmektedir.Meryem’in baş ucunda Petrus elindeki buhurdanı sallarken ayak ucunda ise Pavlos Meryem’e doğru eğilerek üzgün bir ifadeyle bakmaktadır. Sahnenin üst kısmında “Tanrı anasının ölümü” tasvir edilmektedir. Bu sahne her zaman bu şekilde tasvir edilmektedir. Belli olayların belli sahneleri vardır. Hikayeyi bildiğimiz sürece benzetmeler ile kim kimdir, olay neyi anlatmaktadır anlayabiliriz. Bu sahne ile ilgili rehberim ile bir olay yaşadım. Yapıdan çıkmadan önce bu sahneyi görünce rehberi bir kontrol etme istediği uyandı. Tura başladığımızdan beri kitabi bir dille konuşuyor pek biliyormuş gibi izlenim uyandırmıyordu. Bu sahnedeki İsa’nın kucağındaki bebek kimdir diye sorduğumda aldığım cevap “O sahnede İsa yok ki!” oldu. O zaman maalesef haklı olduğumu öğrendim ve elime Efes kitabını alıp kendim gezmeye başladım.Merdivenlerden aşağı indiğinizde üç tane çeşme göreceksiniz. Sağdan sola doğru ilk çeşme aşk,ikinci çeşme sağlık , üçüncü çeşme parayı ifade etmekte olduğu söylenmektedir. Böylelikle Meryem Ana turumuz bitti. En eğlenceli ve yorucu olan Efes Antik Kent turumuz başladı…

Sanat Tarihçisi

Özgün Akar

Mess actually originally meant a serving of food’, and the most common modern sense came about figuratively, interpret while the soldiers’ mess is linked to it being the place they eat

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required