Didyma (İkizler) Şehri-Özgün Akar

Sanat Tarihçisi Özgün Akar Didim (İkizler) Şehri’ne yaptığı gezi ile ilgili izlenimlerini Sanatın Yolculuğu’na yazdı.

Ölçülen 41 derecelik sıcaklıkta (hissedilen daha da korkunçtu) İzmir’den Didem’e doğru yola çıktık. Tatil zamanı gelmişti. Benim için tatil kültür demek olduğu için hemen araştırmaya başlar gideceğim yerdeki gezmem gereken kalıntıları, yapmam gereken sosyal aktiviteleri araştırmaya başlarım. Geçen yılda şans eseri yolum Didem’e düşmüştü o zaman pek gezmeye fırsatım olmamıştı. Bu yıl ne olursa olsun gezmeliydim. Yakınına kadar gelip Apollo Tapınağını gezmeden gitmek olur muydu hiç. Maalesef geçen yıl olmuştu ve içimde kalmıştı. 190 kmlik yolu yaklaşık 3 saatte gittik.

Didim turisttik bir şehir. Yaz sezonu haricinde ölü bir şehir. Bir yaz sezonu olmasına rağmen pek kalabalık sayılmazdı. Geçmişine baktığımızda da pek sakin bir şehir. Tek önemi kehanet tapınağı Apollo. O da olmasa adını duymazdık belki de. İsmini bile ikizler anlamına gelen Apollo ve Artemis ten alıyor. Önce biraz Didem’de yapılacaklardan bahsedeyim daha sonra kültür alışverişimiz başlasın.

Didim de sabahtan yola çıkan ve saat 16:30 gibi ana karaya dönüş yapan tekne turları var. Bu tekneler 6-7 tane koyda duruyor ve hop yüzmek için ideal yerler. Suyu hafif tuzlu (Karadenizli olunca deniz hep soğuk ve tuzsuz sanıyoruz) sıcaklığı çok idealdi. Temiz oh mis :). Bu tur 15tl. Buna öğle yemeği de dahil. Tavuk,makarna ve bir içecek servisi. Ya da yüzmek için plajları tercih edebilirsiniz. Plajları da ünlüdür. Özellikle Altınkum Plajı. Akşamları da sahilde yürüyüş yapabilirsiniz. Cafe bar, giyim, kitap standı vb… mekanlar bulunmakta.

Kaldığım otel Altınkumdaydı. Apollo Tapınağına yaklaşık 4km uzaklıkta. Oraya nasıl giderim derseniz bütün dolmuşlar oraya gidiyormuş. Fiyat 2tl. Yaklaşık 15dk sürdü. Girişinde bırakıyorlar.
Şehir merkezinin biraz dışında Yenihisar olarak adlandırılan yerde kalıyor.

Yapıya henüz ulaşmadan önce ufaktan bize bilgi sunmaya başlıyorlar. Burada bahsedilen kutsal yol Milet Antik Kenti ile Apollo Tapınağını birbirine bağlayan bir yol. Didim’de bazı gruplar bu yolda doğa yürüyüşleri için turlar düzenliyormuş. İstersek kendiniz de bu yolda doğa yürüyüşü yapabilirmişiz. Antik çağlarda bu yol Didymadaki Panormos limanına kadar gidiyormuş. Yolun iki tarafında Brankhid heykelleri(Tapınağı yapılma kısmında bahsedeceğim adam) bulunmaktadır.

Müzeye giriş ücreti 10tldir. Müze kartı olanlar Müze kartlarını kullansın gezimiz başlıyor.

Jean Francois de Troy- Niobe’nin Çocuklarının Öldürülüşü

 

Apollo Zeus ve Leto’nun oğludur. Güzel sanatların tanrısıdır. Kehanetlerin tanrısıdır. Bazı yerlerde güneşin tanrısı diye de geçer. Bu yüzden Helios ile bazı sembolleri benzerdir. Artemis( avcılık tanrıçası)’nın ikiz kardeşidir. Apollo yu resimlerde nasıl tanırım derseniz. Kaslı, yakışıklı sarışın genç bir adam elinde lir ya da ok,yayı varsa başında defne yapraklarından bir taç ya da güneşten bir halka varsa o Apollodur.

Bu sahnede yukarıda sarı renk içinde resmedilen Apollo, Elinde yay tutan, başında hilal sembolüyle Artemis yer almaktadır. Resimde anlatılan öykü Niobe’nin 7 kız 7 oğlu vardır. Leto’nun ise Apollo ve Artemisi vardır. Niobe Leto’yu bu yüzden aşağılar ve sonuç tüm çocukları öldürülür. Kadın kahrından taş olur. Manisa’da ağlayan kaya diye taş var. Niobe’nin taş hali olduğu söyleniyor. O taşı gördüm ama pek ağlayan kadına benzediğini söyleyemeyeceğim.

Bu tapınak kehanet tapınağıdır. Halk tapınağın girişinde toplanır, kahinlerin vermiş olduğu kehanetleri dinler. Bu amaçla yapılmaya başlanmış ama asla tamamlanamamıştır. Antik dönemde kehanetler çok önemliydi. Klasik dönem tragedyalarına baktığımızda oyunlar da sürekli bir kehanetin bulunduğu ve bir şekilde o kehanetin gerçekleştiği görülür. O dönemdeki insanlar kehanetlere çok önem verirlerdi. Krallar bile kehanetleri dinlemek için ülkelerinden kalkıp Didim, Delphi gibi önemli kehanet bölgelerine gelirlerdi. O kadar önemliydi ki kehanete göre savaş bile başlatılabilirdi. Bu konu da en ünlü kehanet tapınağı Yunanistan’ da Parnasos Dağının güneybatısında bulunan Delphi tapınağıdır. Antik dönemlerde Yunanistan’ın dini merkezidir. Kehanetler açık uçlu cevaplardan oluşurdu. Kral “Savaşı kim kazanacak?” diye sorduğunda kehanet “Güçlü olan kazanır” şeklinde okunurdu. Kahinler kadınlardan oluşurdu. Okuduğum bir makalede kehanetler, kahin bir ızgara üzerinde oturur ve altından gelen dumanla kafa olur daha sonra nasıl bir kafaya uçtuysa ona göre kehaneti bildirirdi. Kehanet belli olduktan sonra erkek rahiplere verilir halka onlar sunardı. Kadınları görmek yasak!

Efsaneye göre Apollo bir gün, Didim yöresinde çobanlık (oğlu da olabilir?) yapan Brankhos’a rastlar. Ondan çok hoşlanır ve ona kehanetin sırlarını öğretir. Çoban bugün Apollo Tapınağının yerinde bulunan Defne ormanı ve su kaynağının yanında Apollo adına ilk tapınağını kurar. Zaman içinde Brankhos’un soyundan gelenler “Brankhidler” olarak anılır ve çok uzun bir süre Apollo Tapınağının yöneticileri olur.

Didim “Didyma” ya da “Brankhidai (Brankhidler ülkesi)” olarak da bilinirdi. Apollo’nun kehaneti öğretme işini Homeros’un yazmış olduğu İlyada kitabında da görebilirsiniz. Truva hanedanlığında yer alan Kassandra Apollo’u kandırınca ağzına tükürür ve ona “Her şeyi bileceksin ama sana kimse inanmayacak” der ve sonuç kimse inanmaz Truva yerle bir olur. Tanrıyı kızdırmaya gelmez işte.

122 sütun olarak planlanan yapının 72 tane sütunu dikilmiş bunlarda tam anlamıyla dikilmemiştir. Yapıya baktığımızda yapı tamamlanmamış olsa bile muazzam bir etkisi vardır. Günümüzdeki yüksekliği gerçekte planlananın 3/1 kadardır. M.Ö 6 yüzyılda başlayan yapım aşamaları Pers saldırılarıyla durmuş, Hellenistik dönemde devam etmiş ancak yapının maliyeti yüksek olmasından ( yıllık masrafı 2 milyon Euro) ve son dönemlerinde Hristiyanlığın Bizans topraklarında yayılması ile Paganizme darbe vurmuş ve yapı tamamen terk edilmiş. Alman ve Fransız arkeologlar sayesinde günümüzde bu kadar iyi korunmuş.

 

Antik dönemde mimarlar yapıyı başlamadan önce bütün maliyetini çıkarırlarmış. Eğer eksik ya da fazla bir şey çıkarsa bunu mimardan sorar, eksik çıkarsa “Sen nerede harcadın bunu!” der mimarın mal varlığına el koyarlarmış.

Medusa Kabartması

 

Medusa yılan saçları olan, gözlerine bakan erkekleri taşa çeviren bir yaratıktır. Peki neden böyledir. Efsaneye göre Medusa Athena’nın güzel rahibelerinden biridir. O kadar güzeldir ki istese bütün erkekleri baştan çıkarabilir. Ancak o bekaretini korumayı tanrıçaya rahibelik yapmayı tercih etmiştir. Zampara tanrılar varken bu ne mümkün. Poseidon ( Denizlerin Tanrısı- Üç büyük tanrılardan biri) Medusa yı görür ve ona Athena’nın mabedinde tecavüz eder. Bu Athena’nın hoşuna gitmez. Amcası aynı zaman da flörtü olan Posiedon bundan kurtulur ancak Medusa lanetlenir. Tanrıça ona öyle bir ceza verir ki bir daha kimse onun gözlerine bakamaz, bakarlarsa taşa dönerler ve yılan saçları ile bir yaratığa döndürülür. Gorgon kardeşlerden ölümlü olan tek yaratıktır. Athena’nın yardımıyla Perseus Medusa’yı öldürür ve kanından Pegasus doğar.

Athena’nın zırhında Medusa’nın başını görebilirsiniz. Athena’nın sembollerinden biridir.

Medusa-Yarabatan Sarnıcı

 

İnanış bazı durumlarda yapılan şeyleri de etkiler. İstanbul Yerebatan Sarnıcında bulunan iki tane Medusa Kabartması biri ters biri yan yatırılmıştır.

Her zaman merak etmişim teknoloji ilerledi iyi güzel peki yapılmak istense eski dönemlerdeki gibi yapılar yapılabilir mi! Onun narinlik ve zarafetini gösterebilir mi? İşte karşınızda bir boğa kabartması. İnce işlenmiş, gerçekçi ve etkileyici. Asırlar öncesine ait kim yaptıysa pek özenmiş ellerine sağlık.

Boğa Heykeli

Yapının bu bölümünü kehaneti yayan erkek rahiplerin bulunmaktaydı. Merdivenlerin hemen üzerinde yer alan sütunlu bölümdür. Yapı 3 bölümden oluşmaktadır ve burası ana bölümdür. Sütunlardan oluşan bu ana bölümde sütunların taban bölümleri ince işlenmiştir.

Ana giriş

Sütun

Frizlerden detay

Detay (Poseidon ve Medusa)

 

Detay diye bilgi verdiğim bütün kabartmalar tek bir sütunun tabanında bulunmaktadır. Her biri farklı motif ile işlenmiş şaheserler. Yapıyı çok dikkatli incelemek gerekiyor. Her ayrıntı da bir gizem var çünkü. Bir anda yere baktınız ve gözünüz bunun gibi bir şeye takıldı.

Gizli Sembol

 

Bu sembollerin eski dönemlerden kalma olduğu düşünülmektedir. Din değişince sembolde değişmiş. Cristos (İsa Mesih) anlamına gelen sembollere dönüşmüşler.

X= iki harf olan Chi, P= Rho yunanca Cristo anlamına gelmektedir.

Yapıda ne anlama geldiği tam olarak bilinmeyen ancak yapının yapımı sırasında işçilerin adlarının ya da sembollerinin kullanıldığı düşünülen bazı yazılar da bulunmaktadır. Bu yazılar yapı bittiğinde işçi ne kadar çalışmışsa o kadar maaş alacağını belirlediği tahmin edilmektedir.

 

Yapıdaki karartılar Pers yangınından kalmadır.

Kehanete Açılan Koridor

 

Bu koridora ana bölmeden gidilmektedir. İki taraflı bir giriş bölümü bulunmaktadır. Yapının en serin yeridir. Mermer kaplı olan bölüm eğilimdir bu yüzden dikkatli bir şekilde yürümek gerekiyor. Koridorun duvarlarında dış mekanda gözümüze çarpan AA, M, P harflerinden oluşan küçük kabartmalar yer almaktadır. Yapının 3. bölümüdür

Kehanet Avlusu

 

Bu bölme kahinlerin yer aldığı kehanetlerin ortaya çıktığı bölmedir. M.Ö 7 yüzyıl kerpiçten bir avlu ile yapılmıştı ancak bu avlunun kalıntıları günümüze ulaşamamıştır. Daha sonraki dönemde yapılmış olan taş avlu günümüze ulaşmıştır. Günümüzdeki yüksekliği 1/3 ü kadardır. Hristiyanlık ülkede yayılma göstermeye başladığında bu bölmede bir kilise yapılmış.

Kehanet Avlusuna İnşa Edilmiş Bizans Dönemine Ait Kilise Planı

 

Griphon Kabartması

 

 

Bu avlu da bitki, mitolojik ve geometrik süsleme motifleri gözlemlenebilmektedir.

YAPIYI YAZ AYINDA GEZECEK OLANLARA UYARI!

NOT: Gölge bir yer sadece kehanet avlusuna çıkan koridorda var. O yüzden havaya dikkat ederek gezmenizi tavsiye etmeliyim. Açık alan gezisi olduğu için geniş şemsiye, gözlük, su ve gezi rehberinizi yanınızda bulundurun.

İYİ GEZMELER 🙂

Sanat Tarihçisi

Özgün Akar

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required