Mersin Kanlıdivane Ören Yeri

Mersin’in Erdemli İlçesinde bulunan Kanlıdivane kenti, M.Ö. 3. yılından kurulan ve M.S 4. yüzyılda adı Neapolis olarak değişen kentin Elaiussa Sebaste’nin sur dışındaki uzantısı olarak düşünülmektedir.

Kent, 30 metre derinliğindeki doğal bir obruk etrafına kurulmuştur. İlk olarak 19. yüzyılda Fransız gezdin Victor Langlois tarafından keşfedilen yerleşim yeri, 1970 yılında gerçekleştirilen Arkeolojik kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkartılmıştır. Yöredeki ilk araştırma ve kazı ise Sanat Tarihi’nin önemli isimlerinden olan Semavi Eyice tarafından yapılmıştır. 

Semavi Eyice, kentin ismi olan Kanlıdivane’nin iki isim kökeni olabileceğini ifade etmiştir. İlk ihtimal “kanlı” kısmının antik isim Kanitellis’ten ya da obruğun içindeki toprağın yağmur ile buluştuğunda kırmızıya çalan renk tonundan, divane isminin ise bölgede dağınık yaşayan Türkmenlerin divan adı verdikleri toplantılar yaptıklarından gelebileceğidir. Bir diğer görüş ise Roma zamanında suç işleyenlerin obruğa atılıp vahşi hayvanlara yem edildiği için bu ismi almış olabileceğidir.

Tarihçesi

Kentin geçmişi M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanmakta olup Olba Krallığı’nın kutsal yerleşim yeridir. İlk defa Helenistik çağda iskan olunan kentin en popüler zamanı Roma ve geç antik döneme rastlamıştır. Obruğun içerisine doğru inen merdivenler, ayrıca buranında yerleşim amaçlı kullandığını göstermekte ayrıca kentin dinsel merkezi olduğu düşüncesini de ortaya çıkartmaktadır. Bizans İmparatoru II. Teodosius burada kutsal Hristiyanlık merkezini de kurmuştur.

Zeytin yağ üretim merkezi olan kentte ayrıca, 15 ataölye ile presler, pres yatakları, kırma tekneleri gibi buluntular tespit edilmiştir.

Kentin Kalıntıları ve Buluntuları

Kenti ihtişamlı bir hale getiren obruğun içerisinde  Armaronxas ailesine ait kaya kabartması dikkatleri çeken ilk unsur olmuştur. Kabartmanın yanında yer alan beş satırlık yazıtta ailenin isimleri geçmektedir. Obruğun batı tarafında ise Kilikya askeri olduğu düşünülen bir savaşçı kabartması bulunmaktadır.

Obruğun etrafındaki yerleşim yerlerinde ise rengiyle göz dolduran kesme taştan inşa edilmiş, caddeler, bazalikalar, kaya mezarları, sarnıçlar görülmektedir. Şehrin güneybatısında duran kule, yerleşim yerinin en eski yapısı olup M.Ö. 2. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Üzerindeki kitabeden hareketle, Tanru Zeus için Olbalı Tarkyaris’in oğlu Teukros inşa ettirmiştir. Çevredeki Bazalikalar ise 4 ile 6 yüzyıldan kalma Bizans eserleridir.

Kaya Mezarlar

Kentin çevresinde kayaya oyulmuş nekropoller ve heykeller, görülmeye değer olan yapılar arasındadır.  Obruğu ziyaret ettikten sonra aynı yolun 500 m. ilerisindedir.

Kraliçe Aba’nın Mezar Anıtı

Kentin yukarıdan görebilecek bir konuma yerleştirilen mezar anıtı, Roma dönemi tapınakları tipinde yapılmıştır. Kapı üzerinde yer alan yazıtta Aba adlı bir kadın tarafından kendisi ve kocası Arios adına yaptırılmıştır. Anıt, alçak bir podyum üzerinde yükselmektedir. Ön cephesinde tonozlu bir girişi vardır. 

Plan açısından 7×8 m. ölçülerinde 7,70 m. yükseliğindedir. Mezarın dört köşesinde Korint plaster başlıkları yer alır. Mezarın içinde, duvarlara yerleştirilmiş taş mezar yataklarının varlığı görülür. Genel mimarisi göz önüne alındığında M.S. 2. yüzyıla tarihlendirilmektedir. 

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required