Neslişah Sultan-Hilal Erden

Arkeolog Hilal Erden Sanatın Yolculuğu için ”Neslişah Sultan” yazısını yazdı.Kendisine teşekkür eder, yazısını okumanızı tavsiye ederiz.

Prenseslik zor meslek…

Osmanlı prenseslerinin isimlerinin sonuna ”sultan”unvanı eklenir.Ancak hanedanın erkek üyelerinin,yani padişah ve şehzadelerin kız çocukları bu unvanı alır.Padişah  doğuran valide sultanlarda bu unvanla anılmıştır;bir de tarihte Kanuni  Sultan Süleyman’ın resmen nikah kıydığı ve bu unvanı verdiği Hürrem…

İmparatorluk prensi olan şehzadelerin idam ve siyaseten katl endişesi tabii ki hanedanın sultanları için söz konusu değildi.Ama sultanların hayatı da hiç sanıldığı kadar rahat geçmemiştir.Özellikle son dönem hanedan üyelerinin geçirdiği büyük sıkıntılar malumdur.

1924 yılının 11 Mart gecesi son padişah Sultan Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan ile son halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin büyük kızları olan Neslişah Sultan,annesi ve iki kız kardeşiyle Çatalca İstasyonu’ndan Avrupa’ya kalkan eksprese bindirildiğinde henüz 3 yaşındaydı.Dönüşü olmayan bir pasaportla sürgüne gidiyorlardı.Küçük sultan evini ve oyuncaklarını özlemiş,bir köşede ağlamış,sonra da uykusuna dalmıştı.Hanedan defterine yapılan son kayıt onunki oldu.Uzun ve renkli bir ömür önündeydi;bu renklerin içinde trajik olaylar,dünya tarihinin ünlü hanedanının üyelerinin Avrupa’daki sıkıntıları,ardından Mısır Hidiv hanedanından taht adayı Prens Abdülmunim ile olan evlilik ve şaşaalı bir hayat gelir.Ama bilhassa Yahya Kemal’in de söylediği gibi ”İstanbul’un en iyi Türkçe bilenlerinden anne Sabiha Sultan’ın beslediği yurt özlemi dolayısıyla sultan kız kardeşlere dikkatle öğretilen bir Türkçe,Nice’teki Fransız Lisesi’nden gelen mükemmel Fransızca ”ve dahası İngilizce,Almanca ve Mısır’da öğrenilen Arapça…

Princess_Fatma_Neslişah

 

Neslişah Nice’de 15 sene yaşadı. Çocukluğunu ve genç kızlığını bazen mutlu,bazen hüzünlü ama refahtan uzak bir halde Fransa’nın Akdeniz sahilindeki bu şirin şehirde bıraktı. Neslişah’ın hayatı sonraki senelerde artık bambaşka bir memlekette ve iklimde geçecekti:Mısır’da…

1930’lu yılların Avrupa’sında siyaset baştan aşağı yeniden şekilleniyor,Almanya’ya Naziler,İtalya’da faşistler hakim oluyor,bazı küçük memleketler de Nazi ve faşist yanlısı hareketler güç kazanırken İngiltere’yi bu ideolojilerin ve askeri hareketlenmelerin getireceği neticelerin endişesi sarıyordu.Neslişah sultan şaşaanın içinde de zahmet çeken,öğrenen bir hanedan üyesiydi;kendisini tanıyanların tarih bilgisine,edebiyat,coğrafya,nebatat ve mutfak kültürüne olan derin vukufunu hayranlıkla gözledikleri bir aydındı.Politikaya tabii ki ilgi duymuş hatta karışmıştır,nitekim 1952-53 onun Mısır’da Abdülnasır rejimi ile sıkıntılı zamanlar yaşadığı bir dönemdir.

1952’de hanedanın prensesleri(sultanlar)için çıkarılan af üzerine Sabiha Sultan Türkiye’ye döndü,kızları da onu izledi.Neslişah Sultan zaten Abdülmumin’in eşi ve Mısır hanedanının üyesi olduğu için Türkiye’ye daha evvel de girebiliyordu.Kayak,yüzme ve bilhassa binicilikteki mahareti herkesi hayran bırakmıştır.Soğukkanlı bir değerlendirişi vardır ve Türkiye’nin geçirdiği çağdaşlaşmaya herkesten fazla saygı duyduğu çok açıktır.Bu konuda muhtelif davranışları ve hatta demeçleri malumdur.Şubat 1921’de doğduğu zaman hanedan defterine ismi ”Fatma Neslişah” olarak kaydedildi.4 Şubat günü Sabiha Sultan ile Ömer Faruk Efendi’nin kızlarının dünyaya geldiği,son padişahın doğum belgesini Babıali’ye göndermesi ve gereğinin yapılmasını emretmesiyle tarihe kaydoldu.Hanedan defterine yapılan son kayıt Neslişah Sultan’ın ismidir.Ondan sonra doğan hanedan üyeleri artık saltanat kalktığından aile içinde kayıtlıdır.Neslişah Sultan’ın doğumu dolayısıyla bir sultana yapılan tebrik ziyaretleri,121 pare top atılması ve padişah tarafından onun adına darp ettirilen beşi bir yerde ebadında çok az sayıda altın sikke ve de Faruk Nafiz Çamlıbel’in Neslişah Sultan’ın doğumu için düştüğü tarihle hanedan üyelerinin resmi tarihi kapandı:

NESLİŞAH 2 JPG

”Can ü dilden söyledim Faruk anın tarihini

Etdi dünya ıyd Sultan Neslişah’ın namına”

1921’de Sabiha Sultan’ın Nişantaşı’ndaki konağında dünyaya gelen,sürgüne kadar Dolmabahçe Sarayı’nda yaşayan ve aslında pek de uzun olmayan ama dünyayı enine boyuna tanımayı sağlayan verimli bir eğitimle geçen Nice’teki yıllar,II.Cihan Harbi’nin hemen eşiğinde Mısır’a göç ve iki kız kardeşiyle birlikte Mısır prensleriyle izdivaç…Sultan henüz 18 yaşındadır ve 3 yaşında terk ettiği saray hayatına bu ülkede dönmüştür.Mısır’daki askeri darbeden sonra zor günler geçirdi.Uzun Mısır yıllarında Kahire yüksek toplumunda hadisesiz yaşayan,Osmanlı hanedan üyesi olduğunu her tavrıyla telkin eden Neslişah Sultan,Mısır’daki askeri darbe üzerine siyasi bakımdan gene zor günler geçirdi;Avrupa ve ardından Türkiye…Herhangi bir aristokratın dahi kolay kabul göremeyeceği sanat çevrelerinde  saygı gören bir kişilikti.Wilhelm Furtwangler ve Willy Boskovsky gibi büyük orkestra şefleri onunla görüşmekten zevk alırdı.Bazı kişilikler yaradılışları itibariyle saygı ve hayranlık telkin ederler;bunun sadece iktidar,soy kütüğü,para ve hatta eğitimle bile ilgisi yoktur.Belki bütün bu unsurların bir miktar terkibi ve parlak bir zekanın dengeli ışımasıyla bu sağlanabilir

KAYNAKÇA:

İLBER ORTAYLI (DEFTERİMDEN PORTRELER),MURAT BARDAKÇI (NESLİŞAH:CUMHURİYET DEVRİNDE BİR OSMANLI PRENSESİ)

Arkeolog

Hilal Erden

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required