Balat’ta kale eteğindeki yerleşmenin güneybatısındaki antik Milet harabeleri içinde düz bir alanda kurulmuştur. Yapının yaptıranına izafeten İlyas Bey Camii literatüre geçmiştir. Cuma cami olarakta bilinir. Yapının kuzey cephesinde girişin üzerindeki inşa kitabesinde göre Menteşeoğlu Şücaettin İlyas Bey tarafından 806 H. 1404 M. Tarihinde kendi eliyle imaretin temelini atmıştır. Kitabede sadece cami değil imaret söz konusudur. Bu doğrultuda imaretle birlikte cami ve çevresinde yapıların dahil olduğu bir inşaat faaliyetinin olduğu anlaşılmaktadır. Şücaettin İlyas Bey ikinci defa ve tek olarak Menteşe Beyi sıfatı ile başta olduğu zamanlarda güç kudret ve beylik alameti olarak bu külliyenin temelini atmıştır. Caminin kuzey cephesinin batı kanadında taç kapı silmesinin bazı motiflerinin çizilmiş ancak işlenemediği görülmektedir. Yine mihrapta da süslemenin eksik kaldığı görülmektedir. Bu yüzden yapının inşaatında bazı ertelemeler olduğu veya tamamlanamadığı anlaşılmaktadır. Avludaki medresede kitabeye göre diğer yapılarla birlikte programlandığı fakat çok sonra tamamlandığı düşünülmektedir. Kitabeden yola çıkarak caminin 4 ile 6 yılda tamamlanacağı dikkate alınarak caminin 1408-10 yıllarında tamamlanarak ibadete açıldığı düşünülmektedir. Külliyede imaretle ilgili bani vakfiyesine rastlanmamıştır. Buna rağmen kayıtlarda imaret ve görevlilerinden bahsedilmektedir. Yapının mimarı bilinmemektedir. Milas Firuz Bey Camii ile teknik, işçilik, süsleme, malzeme bakımından aynı usta ve sanatkârlar tarafından yapının inşa ettirilmiş olduğu düşünülmektedir.
Camii
İlyas Bey Camii, yaklaşık 18 x 18 metre boyutlarında, 14 metre çapında bir kubbeyle örtülü, kare planlı bir yapıdır. Beden duvarları devşirme mermerlerle kaplanmış; kubbesi tuğlayla örülmüştür. Son cemaat yeri yoktur. Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan ve girişi harimden sağlanan minaresi, 1955 yılında meydana gelen depremde yıkılmıştır. Camiye, kuzey cephesinin ortasında yer alan eyvan şekilli bir taçkapıdan girilmektedir. Eyvan, iki mermer sütunla Bursa kemerli üç bölüme ayrılmış; ortadaki geniş bölüm giriş açıklığı, yanlardaki iki bölüm ise şebekeli mermer levhalar içeren birer pencere olarak düzenlenmiştir. Yapının kubbe geçişleri, iri tromplarla sağlanmıştır. Trompların içi, istiridye kabuğu, üçgen ve mukarnaslarla süslenmiştir.
İlyas Bey Camii, zengin taş süslemeleriyle dikkat çeken bir yapıdır. Başta taçkapı ve mihrap olmak üzere doğu, batı ve güney cephelerindeki tüm pencerelerin alınlıklarında ve alt sıra pencerelerinin tavanlarında, oyma ve kakma teknikli bitkisel ve geometrik süslemelerle, yazı şeritlerine yer verilmiştir. Kakma teknikli süslemelerde renkli taşlar ve çiniler kullanılmıştır.
Medrese
Caminin kuzeyinde yer alan medrese düzgün olmayan bir” U” şeklindedir. Yapıya, kuzeybatıda bulunan ve sonradan giriş olarak düzenlenen birimdeki lentolu kapıyla geçilmektedir. Ancak bugün kullanılmayan lentolu, demir parmaklıklı ve iki basamakla avluya inilen orijinal kapı kuzeydoğu köşede yer almaktadır. Revaksız ve orijinalinde şadırvanlı olduğu ortadaki kuyu, kırık sütun parçalan ve kaidelerden anlaşılan avlunun kuzeyinde üç, doğu ve batısında beşer mekân yer alır. Oldukça farklı boyutlardaki bu mekânlar kuzeyde, eksenin doğusundaki kare planlı ve aslında bir kemerle avluya açıldığı zannedilen dershane ve kuzeybatı köşedeki, batı duvarının güney köşesinde dışa açılan bir kapısı olan mekân dışında birer kapıyla avluya açılmaktadır. Büyük ölçüde yıkık kapıların kalıntılarından orijinalinde lentolu dikdörtgen biçiminde açıklıklar olduğu anlaşılır. Dershane dışında, farklı boyutlarda ve yönelişte dikdörtgen planlı olan mekânların örtü sistemi yıkılmıştır. Ancak bazı mekânların duvarlarında görülen kiriş yuvaları düz tavanla örtülü olduklarını düşündürmektedir. Kuzeyde, eksenin doğusunda yer alan kare planlı ve üçgen kuşakla geçilen 4,30 m. çapında tuğla kubbeyle örtülü mekânın kütüphane veya türbe olabileceği ileri sürülmekteyse de bunun dershane olması kuvvetle muhtemeldir.1980’li yıllara kadar içi tamamen toprakla dolu ve son derece harap durumda olan medrese 198S’te burada kazı yapan Alman heyeti tarafından temizlenmiştir. Bu arada yıkık olan güneybatıdaki iki birim tamamlanmış, diğer mekânlarda yeni nişlerin tespit edilmesi ve bazı pencerelerin orijinalinde niş olduğunun anlaşılması üzerine yapının yeni planı da çıkarılmıştır. Moloz taş, tuğla ve devşirme blok taştan kullanıldığı yapının duvarlarında düzensiz bir örgü söz konusudur. Medrese revaksız avlu çevresinde yer alması. “U” şeması, dershanenin dışa taşkın oluşu, biçimi ve örtü sistemiyle vurgulanışı, mekânlarda çok sayıda nişler bulunuşu ve camiyle ortak bir avluyu paylaşması açısından Beylikler dönemi ve sonrası medrese mimarisi alanında önem taşıyan bir örnektir.
Hamam:
Cami ve medresenin kuzeydoğusunda yer alan iki hamamın beden duvarları kaba yonu taşlarla, kubbe ve tonozları ise tuğlayla inşa edilmiştir. Soyunmalık mekânı 1991 yılında gerçekleştirilen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan kuzeydeki Büyük Hamam, “üç eyvanlı ve iki köşe hücreli” bir sıcaklığa sahiptir. Sıcaklık duvarlarında, sıva üzerine baskı tekniğiyle oluşturulmuş süsleme izleri görülmektedir. Büyük Hamam’ın 2m. Güneyinde yer alan Küçük Hamam ise yan yana dizilmiş üç küçük mekandan oluşmaktadır.