Balkanlardaki Osmanlı Kaleleri

EĞRİ KALESİ:
Macarların Eger, Almanların Erlay, Osmanlı Türklerinin Eğre veya Eğri diye adlandırılan kale, dost ve kardeş Macaristan’ın Heves İlinin merkezidir. Mâtra ve Bükk dağlarının arasında, Eger nehrinin vadisindedir. Stratejik durumu ve zengin maden yatakların varlığı nedenleri ile kale Macar asilzadeleri ve Kral Ferdinand tarafından tahkim edilmişti. Kale ilk defa Sultan Süleyman zamanında 1552 yılında ikinci vezir Kara Ahmet Paşa tarafından kuşatıldı. Kaleyi Macar Komutan István Dobo savunuyordu. İkibin kişilik Macar kuvveti 45 gün kadar kaleyi savundu.

Eğri’nin fethinde Çağalzade Sinan Paşa, Hadım Cafer Paşa, Rumeli Beylerbeyi Vezir Hasan Paşa, Cerrah Mehmet Paşa, Lala Mehmet Paşa gibi devlet adamlarımız görev yaptılar. Fetihten sonra Eğri Budin’e bağlı bir sancak haline getirildi. 1596 dan sonra Szolmok, Hatvam, Szegedin, Fübk ve Szécseny livalarını içine alan bir eyalet haline getirildi.

1683 yılındaki meşum Viyana bozgunundan sonra Eğri Kalesi Macaristan’da en son kaybedilen kalelerden biri oldu. 1687 de Avusturya Komutanı General Caraffa tarafından teslim alındı. Böylelikle Macaristan’daki son Türk kaleside ebediyen elimizden çıkmış oldu. Eğri’de bu gün bizden kalan son hatıra şehir merkezindeki 35 metre yüksekliğinde ve kaidesi 14 köşeli bir minare’dir. Avusturyalı işgalcilerin bütün yıkımlarına karşı bizi seven Macarların büyük bir kadirşinaslıkla koruduğu bir kültür mirasımızdır.

 

Estergon Kalesi 

Budin’in 50 kilometre kuzeybatısında, Tuna’nın güneyinde, Avusturya, Slovakya, Macaristan sınırlarının birleştiği yerde, Tuna ve Gran nehirlerinin kavşağında şöhretli bir sınır kalesiydi. Almanlar bu kaleye Gran, Macarlar Estergom, Türkler Estergun derlerdi. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1543 yılında fethedilmiştir. Evliya Çelebi ziyaret ettiğinde, 16 mahallesi, 2900 evi, 4 camii, 2 medresesi, bir çok mektebi vardı. Ayrıca asker aileleri için özel evler yapılmıştı. En büyük camii “Mahkeme Camisi” idi ve kapısında şu mısralar yazılıydı :

 

Adı belli şehidler var yanında,
Kimisi sağında, kimi solunda.
Salâ oldu, namaza başlanıldı,
Muhammed Mustafa’ya vakfolundu.
Şehadet eyledi hep hâsı âmı bittamam.
Bu cami oldu şehidler makamı,
Kabul ola namazlar bittamam.
Hûda makbul ede ânı yapanı.

(Kaynak: Evliya Çelebi)

Kalenin 50 tane balyemez topu vardı. Kale Beyi, Dizdarağaları ve Yeniçeriler Macarlar gibi giyinirlerdi ve gören onları Macar zannederdi. Macarcayı da çok güzel konuşurlardı. Estergon’daki Türk askerleri çok cesur olmakla ün yapmışlardı. Oralarda birisine beddua edilmek istendiği zaman “Estergonlu belâsına uğrayasın!” derlerdi. Kalede üç mehter takımı vardı. Bunlar günde üç defa sıra ile nöbet vuranda, köslerin sesiyle Macaristan ovaları inlerdi. (Kaynak: Osman Yavuz Saral, “Kaybettiğimiz Rumeli” Bogaziçi Basım ve Yayın Evi, 1974)

Tarihçilerimizin “cebîn, menhûs ve muhannes” diye andıkları Koca Sinan Paşa zade Mehmet Paşa’nın düşman karşısında yok yere yenilişi üzerine, Nemçe yani Avusturya orduları başkomutanı Prens Mansfeld, 2 Ağustos 1595 günü 80 bin kişilik bir haçlı ordusu ile Estergon Kalesini muhasara etti. Kaleyi ise Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmet Paşa bin dört yüz kadar gazi ile savunuyordu. Bu kadar az bir güçle kaleyi savunmak hayli güç oldu. Muhasara 28 gün sürdü. Sonunda Paşa kaleyi vire ile teslim etmek zorunda kaldı. Herkes malı ve silahı ile gidecekti. Düşman kendi gemileri ile gazileri Visegrad kalesine taşıdı. Estergon’un kaybı bütün serhadlerde büyük bir acı ve üzüntü yaratmıştı. Serhad gazileri, her tarafta yanık ve hüzünlü sesleriyle Estergon’un elden gitmesinden doğan acılı türküleri söylüyorlardı.

(Kaynak: Mithat Sertoğlu, Hayat Tarih Mecmuası sayı:6/1965)

 

KANİJE KALESİ:

Şehrin ismi “Kanije” ilk olarak 1245 tarihli bir belgede yer almıştır. Burayı yöneten aile buraya bir kale yapmıştır, böylece Kanije, Zigetvar ile birlikte Macaristan’ın en önemli savunma noktalarından biri haline gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun en geniş topraklara sahip olduğu zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun en batıdaki kalesidir. Türkler tarafından alındıktan sonra 1601’de Tiryaki Hasan Paşa’nın ünlü savunması ile kurtarılmıştır. Önceleri Zigetvar’da bulunan eyalet merkezinin buraya taşınmasıyla eyalet merkezi oldu. 1690’da Habsburg ordusu tarafından geri alınan kent, Osmanlılar bölgeden çekilince şehir stratejik önemini kaybetmiş ve 1702’de Viyana’dan gelen bir karar ile kale yıkılmış.

 

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required