Konya şehir merkezinde, Alaeddin Tepesinde yer alan Alaeddin Camii’nin avlu giriş kapısı ve caminin cümle kapısında yer alan kitabelerden hareketle, Selçuklu Sultanlarından I. Rukneddin Mesud’un 1116-56 son devrinde inşaatına başlanılmış, II. Kılıç Arslan 1156-1192 tarihlerinde tamamlanmıştır. Ayrıca kitabelerden yapının mimarının Dımaşklı Muhammed b. Havlân, mütevellisinin Atabeg Ayaz olduğu anlaşılmaktadır.
Cami, bütün olarak tek dönemde yapılmış ve bitirilmiş bir eser olmayıp inşasında, devşirme malzemelerin çokca kullanıldığı görülmektedir.
I.İzeddin Keykavus (1210-1219) döneminde, caminin doğu yönüne yeni ilave eklenmesi düşünülmüşse de bu ilave, Sultan l.Alaeddin Keykubad (1219-1236) devrinde 1221 yılında tamamlanmıştır. Sultan I.Mesud (1116-1156) ve II.Kılıç Arslan’ın (1156-1192) isimlerinin yer aldığı minber kitabesi dışındaki diğer yapı gruplarında, I. İzzeddin Keykavus (1210-1219) ve I. Alâeddin Keykubat’a (1219-1236) ait kitabeler bulunmaktadır.
Cami, plan olarak enlemesine dikdörtgen olup harim bölümü, üç farklı formu yansıtmaktadır. Doğudan batıya doğru gidildiğinde, ilk bölüm mihrap duvarına paralel uzanan yedi sahından oluşmaktadır. Harimde, Bizans ve daha eski çağlara ait taş ve mermer sütunlar kullanılmıştır. Yapının örtü sistemi ve sahınların yönü, yapının batıya doğru genişletilmesi esnasında değiştirilmiş ve bugünkü halini almıştır.
İkinci bölüm, mihrap önü kubbeli olup, mihraba dikey üç sahından ibarettir. Üçüncü bölüm ise, batı tarafta mihrap duvarına paralel 5 sahınlıdır.
Dört farklı girişi olan caminin en önemli yönü ise mihrabı ve minberidir. Kündekari tekniğindeki minberi üzerinde geometrik bezemeler ile göz kamaştırmaktadır. Mihrabı ise çinilerle süslü olup yer yer meydana gelen bozulmalar, kalem işi olarak sonradan tamamlanmıştır.
Caminin minaresi ise Osmanlı dönemi eklentisi olup, harimin kuzeydoğu köşesindedir.
Foto: Burak M. GÖKLER