Türk Dili ve Edebiyatı mezunu Damla Ağüzüm Sanatın Yolculuğu için ”Sır Denizinde Yok Olmak: Selim Turan Sergisi” yazısını yazdı.Kendisine teşekkür eder,okumanızı tavsiye ederiz…
Damla Ağüzüm’ün yazılarının devamı gelecektir.İyi okumalar…
SIR DENİZİNDE YOK OLMAK: SABANCI ÜNİVERSİTESİ SAKIP SABANCI MÜZESİ’NİN SELİM TURAN SERGİSİ
Sanata verdiği destekle bilinen Sabancı Holding, bu sene Sakıp Sabancı Müzesi’nin 15.yılına özel Selim Turan’ın “Tez – Antitez – Sentez” sergisini sanatseverlerle buluşturdu.
Sabancı Müzesi; sanata yaptığı katkılarla ve enfes Emirgan manzarası ile her çarşamba uğrak yerimdir. Özellikle boğazı ve boğazdan geçen gemileri saymayı seven biriyseniz,Atlı Köşk gelip bir kahve içmeniz ve sanatı buram buram koklamanız için ideal bir yerdir. Çarşamba’yı bilhassa belirtmemin nedeni ise; düşük ziyaret ücretlerine rağmen Sabancı Müzesi’nin çarşamba günleri de ziyaretçilerine ücretsiz gezebilme olanağı sunmasından kaynaklıdır.
Yakın zamanda Feyhaman Duran sergisini gezmiş biri olarak, aradan çok bir zaman geçmeden Selim Turan sergisinin gelmesi de beni çok mutlu etti. Türk resminde soyut dönemin önemli ismi olan Selim Turan’ın bu resimlerinde İstanbul ile Paris’te geçirdiği dönemde yaptığı üretimler yer almaktadır. Küratörlüğünü Dr.Selim Turan’ın yaptığı sergide aynı zamanda son bölümde hareketli heykeller yer almaktadır.
Sergi üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde hemen girişte sergi boyunca soluyacağınız havanın bir işareti verilir: Kuşun Dili… Feridüddin Attar’ın ünlü mesnevisi “Mantık’ut Tayr”a gönderme yapan bu belirtme aslında sergi boyunca “gerçekten soyuta” geçişin de olacağını bizlere söylemektedir.
Serginin ilk resmi üstte gördüğünüz “Dilenci Kadın ve Çocuk” tablosudur. 1941 yılına ait bu tablo görüldüğü gibi sanatçının öncelikle “gerçek” dünyaya ait ama bir o kadar da gerçek dünyanın soyut algısına hitap eden bir konuyu “yoksulluğu” en derin yönleri ile ele almıştır. Tıpkı hakikati arayan kuşların Mantık-ut Tayr’da bunun için herşeyi
geride bırakarak yani “yoksullaşarak” uçup giderek hakikate ulaşacaklarını bilmesi gibi sanatçı da burada “yoksulluk” temi ile tablosuna başlamıştır. Bu nedenle bu bölüm “Tez” başlığı altındadır.
Serginin ikinci bölümünde sanatçının Paris’te olduğu dönemde çizdiği tablolar ve onunla o dönemde yaşayan Hakkı Anlı, Nejad Devrim, Ferit İşcan, İlhan Koman, Mübin Orhon, Fahrelnissa Zeid, Jean Bazaine, Henri Goetz, Léon Zack, Natalia Dumitresco ve Alexander Istrati’nin tabloları yer almaktadır.
Serginin üçüncü ve son bölümünde ise “hareketli heykeller” yer almaktadır. Zarar görmemesi adına bir camekan’da sergilenen bu heykeller, varlıktan yokluğua, gerçekten soyuta, hakikatten hayale ve belki de fenafillaha erişimi simgelemektedir. Heykellerin anlamını yansıtabilmesi için aynı zamanda bulunduğu bölümde karşılıklı duvarlara
dönen heykel görüntüleri de yansıtılmıştır.
Sabancı Müzesi’ni her zaman olduğu gibi sanata çok ehemmiyet vermesi adına kutluyorum. Selim Turan’ın “Tez – Antitez – Sentez” sergisi 13 Ağustos 2017’ye dek Sabancı Müzesi’nde siz değerli sanatseverlere açık olacaktır.
Görmenizi tavsiye ederim.
Sanatla kalın…
DAMLA AĞÜZÜM
1992 Kars doğumluyum. İstanbul’da büyüdüm. Beykent Üniversitesi’nde tam burslu Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Bölüm birincisi olarak tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisansa başladım. Sanırım hırslıyım. Yoo sanırım değil; çok hırslıyım. Kendimi tanımlamam istense şunu söyleyebilirim ki; bir gün Sistine Chapel’inde ölmeyi isteyecek kadar çok sanata aşığım…