Erzurum şehir merkezinde, Ulu Camii ve Çifte Minareli Medrese’nin güneyinde mezarlık alanın içinde yer alan dört mezar anıtından en büyük olanıdır. Yörede Malazgirt savaşının akabinde kurulan Saltuklu Beyliği’nin emirleri:
1- Ebul Kasım Saltuk (1072-1102)
2- Emir Ali (1102-1124)
3- Ebul Muzaffer Gazi (1124-1132) Tepsi Minare
4- İzzeddin Saltuk (1132-1168)
5- Mama Hatun ve Nasireddin Muhammed (1168-1202)
Emir Saltuk Türbesi, araştırmacılar tarafından genellikle, 12.yy’ın ikinci yarısına tarihlendirilir. Bu tarihlendirme ile Anadolu’daki ilk türbe olma özelliği taşımaktadır. Ancak Saltuklu soy kütüğünde iki Saltuk bulunmaktadır. Birincisi Ebul Kasım Saltuk, ikincisi ise İzzeddin Saltuk’tur.
Erzurum kalesindeki Tepsi Minare’de adı geçen Ebul Muzaffer Gazi’nin, minareyi yaptırdığı sırada, devletin kurucusu Ebul Kasım için bir türbe yaptırdığı akla daha yatkındır. Zaten her iki yapının örgüsünde kullanılan taş malzeme birbiri ile benzerlik gösterir. Beyliğin önemli bir siması olan İzzeddin Saltuk tarafından da yaptırılmış olabilir.
Yapı, 1591 yılında tanzim edilen tahrir defterinde Sultan Melik Gazi Türbesi şeklinde kaydedilmiştir. Bu bölgeye de Sultan Melik Mahallesi denilmektedir.
1956 yılında esaslı bir onarım yapılmıştır.
Yapı, dıştan ve içten sekizgen planlıdır. Üzeri içten kubbe, dıştan ise kubbe külah karışımı bir örtü ile kapatılmıştır. Yapının kasnak kısmında üçgen alınlıkların birleşme noktası veya sekizgenin köşeleri hizasında sekiz tane çırtma niş yer almaktadır.
Bu nişler içinde figürlü süsleme ve bitkisel bezeme görülmektedir. Girişin sağındaki ilk nişten itibaren; ilkinde gövdeleri birbirine dolanmış iki ejder, ikincisi yarasa olarak kabul edilen bir hayvan, üçüncüsü kartal, dördüncü tavşan benzeri bir hayvan, beşincisi boynuzları arasında insan maskı bulunan boğa başı, altıncı ve yedinci de bitkisel motif, sekizinci ise kartal başlı aslan gövdeli hayali yaratık yer alır.
Sekizgen gövde üzerinde dört ana yönde ikiz pencerelere, aralarda ise aynı formda mazgal türü nişlere yer verilmiştir. Bu yapıdaki mimari formun benzerleri bölgedeki kiliselerde de karşımıza çıkmaktadır. Sekizgen gövdenin üst bölümleri ise üçgen alınlıklar şeklinde düzenlenmiştir. Mimari eleman ve süsleme açısından Anadolu’daki ilk ve tek örnektir.
Yapının altında dikdörtgen planlı beşik tonoz örtülü mezar odası yer alır. Bu bölüme içten giriş sağlanmasıyla da tek örnektir. Giriş kapısının hemen önünden merdivenlerle mezar odasına inilmektedir. Kasnaktan üst örtüye geçişte dört kuşağa yer verilmiştir. En altta fişeklik şeklinde, onun üstünde kaytan silme şeklinde, onu üzerinde ise zikzaklı bir kuşak ve en üstte ise örneklerini bölge kiliselerinde de gördüğümüz çam kozalağı şeklinde bir kuşak yer alır. Süsleme unsuru olarak gövdeyi pencere seviyesinde ikiye bölen silmeler, pencereleri ikiz kemer şeklinde oluşturarak devam etmektedir.
Üçgen alınlıkların üst kısımları da kalınca silmeler grubu yer alır. Ayrıca içten kubbeye geçişte sekiz adet küçük istiridye geçişler bulunmaktadır. Yapının giriş kapısı üzerindeki yuvarlak kemerli alınlık, küfeki taşı ve geometrik bezeli olması ile de dikkati çekmektedir. Giriş atkı taşı da geometrik bezmeye sahiptir. Malzeme olarak yapıda iki renkli taş işçiliği dikkati çekmektedir. Zira bu taş yörede Kamber taşı olarak bilinen kırmızı taş ve beyaz taş malzeme, kale içindeki tepsi minarede de görülmesi, yapının tarihlendirmesi hakkında yardımcı olmaktadır.