Başane Camii

Başane camisi kalıntıları, Güney Türkmenistan’da Mari Sehri’nin 30 km. doğusunda Kurtlu Tepe denilen şehir harabesinde yer almaktadır. 10.yy Coğrafyacılarının kaydettiği Başane Şehri, bugün Kurtlu Tepe olarak anılan şehir harabelerine denk gelmektedir. Bu Coğrafyacılar, bu sehirde bulunan bir ulu caminin, kuyumcular çarşısında yer aldığını belirtmektedirler.

12. yy Arap yazarlarından Semani, Başane’deki bu ulu camiden “ Çok Temiz Mescid” anlamındaki “Mescid-i es-Sâgit” olarak bahsetmektedir. Cami kalıntıları ilk defa 1937 yılında V. Pilyavskiy tarafından incelenmiştir. Cami kalıntılarında, 1950 yılında G. A. Pugaçenkova incelemelerde bulunmuş, S. Hmelnitskiy, eski araştırmaları değerlendirerek caminin restitüsyon planını gerçekleştirmiştir.

Başane Camii, Pugaçenkova tarafından haraketle 9.10.yy’lara tarihlendirir. Pugaçenkova yapının 12.yy’da onarım geçirdiğini, beden duvarları, mihrap ve minarenin sonradan tuğla ile kaplandığını belirtir. Hmelnitskiy’de yapıya aynı tarihleri verir.

Plan-Mimari: Cami, günümüzde harabe şeklindedir. Cami kalıntıları arasında caminin temelleri, mihrap duvarının bir kısmı, altı adet ayak kalıntısı ve minare kalıntısı bulunmaktadır.

Başane Camii muhtemelen, avlulu, çok ayaklı, Arap camileri ile Erken İslam Dönemi’nde İran mimarisinde görülen avlulu eyvanlı cami planının bütünleşmesiyle oluşmuştur.
Cami, kare planlı ve 42 x 42 m. ölçüsündedir. Yapının tek girişi kuzeydoğu cephenin ortasındadır. S. Hmelnitskiy girişin hemen arkasının tütekli bir örtüyle kaplı olduğunu ileri sürer. Aynı arastırmacı, avlunun üç yönden revaklı olabileceğini belirtir.

Harim’in güneybatı duvarının ortasında mihrap nişi yer alır. Mihrap önünde, mihraba dik iki sırada 3’er ayağın meydana getirdiği alanın tonoz ile örtülü olabilecegi düsünülmektedir. Böylece mihrabın önünde eyvanlı bir mekan oluşmaktadır. Bu eyvan 9x16m ölçülerindedir. Eyvan şeklindeki bu mekan harimin merkezini oluşturur. Eyvanlı bu bölümün iki yanında ahşap taşıyıcılarla ve çatıyla örtülü birer mekan yer almaktadır. Orta mekandan yanlarla bağlantı kemerlerle sağlanmıştır. Harim mekanı bu orta bölümden avluya bir kemerle açılmaktadır. Eyvanın iki yanındaki bölümlerde muhtemelen avlu ile bağlantılıdır.

Avlu kare planlı olup ahşap taşıyıcılar ve örtülerle meydana gelen revaklarla üç yönden çevrilmektedir. Caminin doğu köşesinde iki duvarın kesiştiği noktada silindirik planlı minare yer alır. Minareden günümüze 10m’lik bölüm ulaşmıştır.minareye giriş revaktan sağlanmaktadır. Minare inşaa edildiğinde kerpiç malzeme iken sonraki onarımla tuğla kaplanmıştır. Kalan izlerden minarenin kuşaklar halinde geometrik bezemeli olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca minarenin helezonik merdivenlerinin iç kısma alındığı görülmektedir. Erken dönem Arap camilerinde minareler genellikle yapıdan bağımısız inşaa edilmiştir. Başane Camii, minaresinin yapı bünyesine dahil edilmesiyle Arap Cami geleneğinden ayrılır. Yapılarda minarenin bağımısız inşaa edilmesi İran ve Maveraunnehirdeki örneklerde görülür.

Kıble duvarının ortasındaki mihrap nişi iki kademelidir. Tonozla kapatıldığı orta bölüm dışındaki mekanların ahşap çatı ile kapatıldığı var sayılır. Eyvanlı bölümün ana unsur olarak vurgulanması, kıble yönünde tek bir mihrabın olması, Başane Camii’ni Arap Cami geleneğinden ayırır. Bu plan şemasında İran’da da 9.yy’dan örnekler vardır.
Yapı, mimari şemasıyla Horasan mimarisinde görülen Avlulu Eyvanlı Camii Tipi’nin oluşma sürecini göstermektedir.
Eyvanlı camilerin Horasan bölgesinde yaygın olduğu bilinir. Bu tip yapılar Horasanda genellikle Moğol istilasından önce inşaa edilmiştir.
Bazı araştırmacılar eyvan uygulamasını İran ve Orta Asya geleneğindeki eyvalı avlulu ve Arap mimarisindeki avlulu çok ayaklı uygulamaların bütünleşmesiyle açıklamaktadırlar. S. Hmelnitskiy Orta Asya’da zamanla gelişen mihrap önü kubbesinin, eyvan tarzındaki tonozla örtülü bu mekanlar olduğunu belirtir. Bu gelişmeye örmek olarakta Dehistan Camii’ni gösterir.

Süsleme: Mihrap duvarı, mihrap nişi, ayaklar ve minare tuğla kaplamalı olup, ayaklar ve mihrap nişi geometrik motifli tuğla parçacıkları ile süslenmştir. Ayaklardaki çiftli tuğlaların araları geometrik motifli, figürlü tuğlacıklarla süslenmiştir. Bu çiftli tuğlaların arası “3’lü ve 2’li baklava” motifli küçük tuğlacıklarla süslenmiştir. Mihrap nişinde ise tuğlalara oyularak yapılmış “X” şeklinde küçük motifler görülür. Minarede ise süslemeler kuşaklar halinde gerçekleştirilmiştir. Yapıdaki süslemeler Horasan bölgesinde 11. Ve 12.yy yapılarında karşımıza çıkar. Alemdarlar Türbesi (11.yy), Talhatan Baba Camii (11-12.yy), Day Hatun Kervansarayı (11-12.yy) gibi yapılarda, Başane Camii süslemelerinin benzerleri görülebilir.

Caminin planının iki farklı mimari üslubun birleşmesiyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Avlulu çok ayaklı Arap camii planı ile eyvanlı avlulu İran ve Orta Asya mimarisi yapıda bütünleşmiştir. Camide vurgulanmış tonozlu eyvan muhtemelen İran ve Orta Asya mimari etkisinde yapılmıştır. İran ve Orta Asya da eyvanlı avlulu plan şeması İslamiyet öncesindede bilinmektedir. İslamiyetten sonrada dini ve sivil mimaride bir gelenek olarak devam etmiştir. İran da Mescid-i Resul Camii (650), Tebriz Camii(14.yy) gibi yapılar eyvanlı tipteki camilerdir. Özellikle Güney Horasanda ki Hargit Camii-Medresesi ve Bamyan daki Camii (Ev?) Başane Camii ile benzerlik gösterir.

Yapı, plan ve mimarisiyle sonraki devirlerde gelişen “Köşt Tipi” denilen camilerin bri ön örneğidir. 11. Ve 12. yy’da İran’da Isfahan Mescid-i Cuma’sı, Gülpayegan Mescid-i Cuması, Kazvin Mescid-i Cuma’sı, Barsiyan Camii, Zevvare Camii, Ardistan Camii, inşaa edilen köşk tipi camilerdendir. Bu köşk tipi camilerde mihrap önü kubbeli alanın kökeni Sasani mimarisine dayandırılsada Türkler çok öncelerden kubbeyi bildikleri ve severek uyguladıkları için bu görüş kabul edilmeyebilir. Yapıda gördüğümüz mihrap önündeki eyvanın yerini zamanla kubbe alacaktır. Bu uygulamanın yapıdan sonraki en yakın örneğini Dehistan Ulu Camii’de görmekteyiz.

 

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required