Gladyöterler Hakkında Herşey

Gladyatör Oyunları Nasıl Ortaya Çıktı ? 

M.S.1 – 2 yüzyıl boyunca gladyatör oyunları Roma’nın ayrılmaz bir parçasıdır. Roma İmparatorluğu’nun hemen hemen her kentinde bir amfi tiyatro vardı. Burada oyunlar düzenlenirdi ve her sınıftan insanlar buraya gelip eğlenirlerdi bu oyunların temelinde İmparator gücünü gösterirdi çünkü imparatorlar oyunları kamulaştırmışlardı ve burada İmparator halk ile dayanışma içinde olduğunu gösterirdi.

Gladyatör oyunlarının popüler olmasın karşın Geç Cumhuriyet ve İmparatorluk Döneminde Roma edebiyatında bu oyunlardan 3 kez bahsedilmiştir ki buda şaşırtıcı bir sonuçtur.

Bunun nedeni ise Roma halkı kabul etmese de gladyatör oyunlarının Roma çıkışlı olmayışıdır ama bu sonucu milliyetçi Romalılar kabul etmezler.

Oyunların nasıl ortaya çıktığını en güvenilir şekilde anlatan M.Ö.1 yüzyıl sonlarında yaşamış olan Yunan yazar Damascus’lu Nikolas’tur.

   Romalılar gladyatörlerle gösteriler düzenlediler. Bu Etrükslerden aldıkları bir alışkanlıktır. Sadece bayramlarda ve tiyatrolarda da değil , şölenlerde de gladyatör gösterileri olurdu. Yani , belli insanlar dostlarını sık sık yemeğe ve hoşça vakit geçirmeye davet ettiklerinde, orada ayrıca iki veya üç çift gladyatör bulunabilirdi. Herkes bol bol yiyip içtikten sonra gladyatörler      çağırılır,      birinin      boğazı      kesildiğinde      herkes      zevkle   alkışlardı.

Daha sonra bilgi veren ise M.S.7 yüzyılda yaşamış olan Seville’li Isidorus’tan alınma, Isidorus, Origines adlı etimolojik sözlüğünde , gladyatör eğiticisi ya da gladyatör ticareti yapan aracı anlamına gelen Latince ‘lanista’  ya da ‘cellat’ olduğunu yazar. Daha sonra bilgi veren ise M.S.2 yüzyıl sonunda ve 3 yüzyıl başında yaşamış olan Hıristiyan yazar Tertullianus , öğleden sonra ki idamlardan sonra Tanrı Mercurius ile Kharon kılığında  ki iki adamın , ölülerin arenadan çıkarılışına eşlik etmek üzere arenaya girdiğini  yazar. Kıyafet ve göstermeli şekli olarak ise Etrüks ölüm tanrısının şekli vardır.

20 yüzyıla kadar Etrüks kökenli olduğu kabul ediliyordu bu oyunların bu teorinin kabulüne karşın hiçbir Etrüks mezarında bu tür silahlı çarpışmalı bir betimlemeye ulaşılmamıştır . Tek bir örnek söz konusudur oda yumruk yumruğa dövüşen 2 adamı gösteren bir resim vardır. (Resim 1)Uzmanlara göre bu sahne hayvan ya da gladyatör çarpışma anı olduğunu savunurlar bu iki dövüş türü İmparatorluk döneminde günlük bir programın bir bölümünü oluşturmaktaydı.

 

Luciana ve Campaniada 4 yüzyıl ortalarına tarihlenen mezar resimlerinin bulunması Etrüsklerle ilgi teoriyi çürütmüştür. Paestum’da ki freskler de ‘cenaze oyunları’ diye adlandırılan dövüşlere ilişkin birçok öğe ele geçmiştir. Resimde hakim olması ölen kişinin önemli bir birey olduğunu ve onun şerefine düzenlenen teke tek bir mücadele  olduğunu gösterir.

Bilinen en eski Roma gladyatör dövüşlerinin cenazelerde düzenlenen yarışmalar olduğu için bu geleneğin Roma Campania ‘dan gelmiş olduğu düşünülür. Bu teorinin kesin olarak gladyatör dövüşlerinin buradan geldiğini açıklamaz. Bir başka varsayıma göre ya da teoriye göre ; M.Ö. 8 yüzyıla kadar eski olan bir tarihte yaşayan Yunalılar insan kurban edilen kendi cenaze oyunlarını bölgeye tanıtmış olabileceği düşünülür.

Yunanlılar’ da ki inanç düşünce sisteminde esirlerin kanının ölülere yer altın dünyasına giderken geçirilecek olan zorlu yolda güç vereceğine inanılırdı. İlerleyen süreçte Campania’da ki cenaze oyunları yunan kökeni ile olan bağını kaybetmeye başlamış ve insan kurban etme yerine mezarlıkta ölümüne yapılan dövüşler almıştır.

İki görüş söz konusu :

1-  Etrüsk

2-  Yunan

Yunanlılarda ki ölümden sonra oynan oyun Roma’ya aktarılmıştır.

En eski Roma gladyatör dövüşleri ; önemli kişilerin gösterişli cenaze törenlerinin bir parçasıydı . Aileler bu dövüşleri ölen akrabaların bu dünyadan göçü sırasında ölülerin dünyasına geçişi kolaylaştırmak ve bunun yanı sıra zenginliklerini , statü ve güçlerini sergilemek amaçlı yapılıyordu. Ölen kişi genellikle ölmeden önce tören programıyla ilgili talimatları vasiyet olarak bırakır ve ölümü gerçekleşince yakınları tarafından bu talimatlar yerine getirilirdi.

Bu cenaze oyunlarına ‘munus’ denirdi. Munus ( çoğul kullanılınca munera ) olarak  kullanılırdı . Munus : yerine getirilmesi gereken görev , ölene karşı yapılması gereken vasiyet anlamına gelir .

Cenaze oyunları bir aile meselesiydi. Aileler toplumda ki itibarlarını arttırmak yüceltmek için bu oyun ücretlerini ceplerinden ödüyorlardı . Toplumda aktif olmalarına rağmen devlet bu işlere karışmıyordu.

Gladyatör dövüşlerinin insan kurban etme anlayışından gelmediğini savunan bilim adamları da vardı. Onlar Yunanlılar ve Romalıların kurbanlarını , ölünün yakılacağı odun üzerinde boğazını keserek öldürdüklerini ya da diri diri gömdüklerini , ellerine bir kılıç veya mızrak vererek asla birine saldırtmadıklarını savunurlar. Bu yüzden onlara göre gladyatör oyunlarının insan kurban etme ile ilgisi yoktur.

Araba Yarışları ve Tiyatro Oyunları

.Ö.4-3 yy başlarında Romalılara gladyatör dövüşleri ilk tanıtıldığı sırada ; halk tarafından sevilen iki tip eğlence vardı :

 

  • Araba yarışları
  • Tiyatro oyunları

Bu oyunlar devlet tarafından düzenlenen ve maddi gelirleri ise devlet hazinesinden sağlanan oyunlardı. Bu oyunlar ludi* sırasından sergilenirdi. Ludi cumhuriyetin ilk zamanlarında bile kutlanmaya devam edildi.

Bu oyunlar bir gün sürerdi ve oyun organizesi ise o tanrıya hizmet eden rahipler tarafından gerçekleşirdi. En eski iki bayram equirria ve consulia idi. Her iki bayramda tamamen araba yarışından oluşuyordu.

Equirria : Tanrı Mars onuruna 27 şubat – 14 mart

Consulia : Deniz ve atların tanrısı Neptunus onuruna bağdaştırılan tanrı Consus onuruna , 21 ağustos – 15 aralıkta düzenlenirdi.

Roma imparatorluk döneminde M.Ö.27’den sonra takvime çok sayıda Ludi eklendi.  Kayıtların verdiği sonuçlara göre bir günden fazla ilk oyunlar ludi romani (roma oyunları)  idi. Bu oyunlardan ilk bahseden kişi M.Ö.336 ‘da ki oyunlarla bağlantılı olarak ilk bahseden kişi , tarihçi Livius’tur. Bu oyunlar sırası ile ilk olarak , Roma’nın Etrüsk krallarından biri  olan Tarquinius Piscus tarafından , 13 eylül’de Capitolum’daki Juppiter tapınağı’nın Juppiter, Juno ve Minerva ‘ ya adanmasının yıl dönümünü kutlamak için başlatılmıştır. Bu etkinlik daha sonra iki haftalık bir bayrama dönüştü. 4-9 Eylül arasında , Ludi scaenici (tiyatro gösterileri) ve Ludi cirsenses ( atlı araba yarışı ) olarak iki ana  dalda  düzenlenmiştir.  Tiyatro oyunlarına araba yarışlarından daha fazla gün ayrılıyordu , çünkü yarışlar daha pahalı bir eğlence şekliydi.

M.Ö. 1 yüzyılda Roma takvimine çok sayıda Ludi eklendi .  Sonuç  olarak  bakıldığında tanrılar adına düzenlenen ludi’lerle doğmuştur ilk oyunlar. Sahne oyunu ve araba yarışları değişik yerlerde yapılmıştır.

Romalılarda cumhuriyet sonuna kadar Yunanlılar ‘da yer alan tiyatro alanları yoktu. M.Ö.  145 kadar uygun yer olmadı bu tarihten sonra ki birçok tiyatro gösterisi , Lucis Memmius ‘un bir önceki yıl Yunanistan’nın ele geçirilişi anısına şehre tahta bir tiyatro hediye ettiği ve tiyatroların orada sergilenmeye başlanır.

İlk olarak Pompeii’de M.Ö.35 ilk taş tiyatro Pompeius tarafından yaptırıldı . M.Ö.19 yüzyılda ise ikinci tiyatro yapıldı. Oyunlar incelikten uzaktı , amaç ise büyük bir izleyici kitlesini eğlendirmekti. Özellikle iki tiyatro türü vardı ; mim ve pandomim.

Mim : Günlük hayattan alınan konuların yüz, el , kol hareketi ile canlandırıldığı bir taşlama tarzı , sahnede ise zina, aşk , sapkın cinsellik , yalan , hilekarlık ve cinayet konuları şevkle sergileniyordu.  Aktörler  ,  bu  performansın  beğenilme  ölçütünü  ise  halkın tepkisinden

anlarlardı. Oyun beğğenilmediği an büyük bir gürültü ile terk edilirdi.

Pandomim : Ana karakterlerin arkasında koro ve orkestra olurdu . mitolojik konular etkileyici olarak anlatılırdı yardımcı aktörlerle beraber , bazen halk da eşlik ederdi koro eklenip şarkı söylerlerdi . Üst düzey soylulardan bu oyunu beğenmeyenler olurdu aktörlerin kadınsı kılıkta olduğunu söylerlerdi .

Cumhuriyet’in ilerleyen dönemlerinde ise pandomim, mim ile yarışmaya başladı.

   Ludus’ lardaki diğer gösteri ise araba yarışlarının baş aktörleri zayıflık ve kadınsılıkla suçlanamazlardı. Onları üst düzey sporcu olarak görürlerdi ve cesaretleri yüzünden sürekli övgü alırlardı. Seyirciler de fanatik şekilde destek olurlardı ve tutarlardı kahramanlarını.

Araba yarışları futbol stadyumları gibi bir ortamda olurdu , bu ortamlardan farkı ise seyirci ikiye değil dörde ayrılmasıydı. Yarışta ki her bir araba dört factiones ‘den birine aitti. Bunlar çok sayıda araba ve arabacıdan oluşan takımlardı ve her biri dört geleneksel renkten birisiyle temsil ediliyordu. Yarışmadan önce her seyircinin tuttuğu takım bilinirdi. Beyazların , yeşillerin , kırmızıların , mavilerin ömür boyu taraftarı olunurdu ve başka takıma geçmek ihanet olurdu. Senatör ve İmparator bile tek bir takımı tutarlardı ve ömür boyu bağlı kalırlardı takımlarına .

Araba yarışlarının değişmez yeri Circus Maxsimus’tu. Burası , Palatinus ve Aventinus tepelerinin arasında yer alır 650 metre uzunluğunda 100 metre genişliğinde ki bir vadiye inşa edilmiştir. Kral Tarquinius Priscus tarafından yaptırıldığı söylenen yapı daha sonraki yıllar da ihtiyaca göre eklemeler yapılarak genişletilmiştir yaklaşık olarak 150.000 fazla insan oyunları izleyebiliyordu. Tam gün programında ise normalde 12 yarış olurdu ama İmparatorluk döneminde 24’e çıkarıldı . Yarışlar arasında ise mola verilmezdi , kazanan ödülünü alıp ,  diğer arabalar yarış çizgisine gelene kadar sadece bir kere şeref turu atacak kadar vakti olurdu. Prosedür her zaman aynıydı , organizatör bayrak sallar ve dört ayrı takıma ait dörder atlı araba başlama çizgisinden öne atılarak başlardı (Resim 3) . Arabacılar spina denilen duvar etrafında dört defa dönmek zorundaydılar. Tur tamamlanmadığını ise seyirciler , spina ‘dan devrilen taş yumurtaların , sonra ise mermer yunus sayısından anlarlardı.

İlk  olarak  M.Ö.186’da  Juppiter  onuruna  Fulvius  Nobilior  tarafından  düzenlenen ludi sırasında düzenlendi. Bu kişi aslan ve panterlerin avlanmasını içeren kapsamlı bir programdı.

M.Ö.2 yüzyıldan başlayarak Ludi ‘ye yeni bir gösteri eklendi ; venatio ( vahşi hayvan avı ) . Vahşi hayvanlar Roma’ya ilk gelişi yüz yıl öncelerine dayanır , bu gösteriler geçit törenleri ve zafer alaylarında yer alıyordu. İmparator zafer ve geçit törenlerinde egzotik hayvanları kullanmışlar ve halk tarafından ise büyük ilgi görmüşlerdir.

Bu olaylardan sonra hayvanların ne olduğu bilinmez. Romalılar bu vahşi hayvanların arenada farklı amaçlı kullanılmayı düşünüp ilk av fikrini buldular .

 İlk Gladyatör Dövüşleri

Roma’da gladyatör dövüşlerinden ilk kez M.Ö.264’te birinci Pön Savaşının başladığı yıl söz edildi. Bu ilk olarak cenaze töreninde yapıldı. Eski konsül Iunius Brutus Pera’nın iki oğlu babalarının Tiber Adasının sığır pazarında , Forum Boarium ‘da yapılan cenaze töreninde birbirleri ile dövüşmeleri için 3 çift gladyatör getirtmişti. Kaynaklarda bu dövüşler bustuarii diye adlandırılır . Butsum ; ölü yakmak için toplanan odun yığını ya da mezar anlamına gelen butsum kelimesinden gelir .

Bu dövüşler cenaze törenin gömülme işleminden sonra ve kısa bir yas tutma döneminden sonra yapılır. 50 yıl sonra yeniden gladyatör dövüşlerinden bahsedilir. Bu dövüşler imparator ölümden sonra yapılmıştır. Bu oyunlar Forum Romanum’da yapıldı . 

M.Ö.2 yy ‘da Roma’nın elit tabakası daha çok zenginleşince aileler ölen kişin en üst sınıftan olduğunu göstermek için gladyatör dövüşlerine daha çok zaman ve para ayırmaya başladılar. Programda ki her gösteri yüzlerce gladyatör kullanıldı. Bu oyunlar zamanla o kadar çok ilgi gördü ki cenaze törenlerinde ki gösteri halinden çıkmaya başladı. Zengin tabaka ilerleyen zaman içerisinde toplumda ki itibarlarını arttırmak ve halkın zevkini teşvik etmek amaçlı başka yollar aradılar.

M.Ö.122’ de halka yaranmak amaçlı olarak bu oyunlara önem arttı. Bu oyunlar planlıydı ve yüksek memurlar oyunların yapıldığı alanın etrafını oturma sıraları ile donatıp satmaya başladılar. Fakat halk fakirdi ve oturma sırası satın alamayacaktı. Gaius bu sıraların kaldırılmasını emretti fakat emir yerine gelmeyince kendisi söktü , halk bunu severek  karşılasa da kendi meslektaşları tarafından tepki görüp seçimlerini etkiledi .

İlk İmparatorlar Döneminde Gladyatör Oyunları

Agustus döneminde gladyatör gösterileri imparator için iyi bir propaganda aracıydı. Bu bağlamada imparator şehirlerinde imparator kültü ve gladyatör oyunları birbirine bağlanıyordu. İmparator kültü rahipleri bu görevi üstlenmişlerdi. Yaşayan imparator onuruna bu oyunları düzenliyorlardı .

Roma’da ise imparator oyunları ile birebir ilgileniyordu. Hem oyunları düzenleyip hem de ateşli bir şekilde oyunları izliyorlardı. Roma’da ki oyunlar imparator tekelinde olduğu için ondan izin alınıyordu. Zengin ve nüfuslu halk ne kadar da maddi güce sahip olsalar da oyunları düzenleyemiyorlardı imparatorun tepkisinden dolayı.  Eyalet kentlerinde bu durum daha serbesti imparator kültü sahiplerinin yanı sıra sıradan vatandaşlarda oyunlar düzenliyorlardı. Agustus gladyatör dövüşlerini her yıl Aralık ve Mart ayları olmak üzere belli tarihler de yapılması için karar çıkarmıştı. Gösteriler 2-8 Aralık arasında yapılırdı. Daha sonra ise , 17 – 28 Aralık tarihleri arasında karnaval tarzında ki barış şenliği Saturnalia kutlamaları sırasında yapılacaktı. Bahar oyunları : 19-23 Mart bahar festivali Quinquatrus ‘un bir parçası olarak yapılıyordu. Gladyatör oyunlarının bütçesi çok yüksekti , araba yarışı ve tiyatro oyunlarının maliyeti daha düşüktü. Bu durumu açıklayan M.S. 354 yılında Philocalus Takvimi en iyi şekilde özetler , toplamda 176 tane şenlik gününden 102 tiyatro , 64 araba yarışı , 10 gladyatör dövüşlerine ayrılmıştı.

Bunu yanı sıra Agustus’un halefi Tiberius ( M.S.14-37 ) bu oyunlara çok önem vermez hatta kısıtlama getirirdi. Gladyatör oyunlarını sevmediği için halk tarafından sevilmezdi ve öldüğü zamanda cesedi büyük ölçüde saygı görmemiştir. Tiberiusun bu oyunlara karşı olan ilgiziliği ise birçok soyguncu ve vurguncuya meydan açmış ve onlarda bu fırsattan yararlanarak bilet  ve oyunlar düzenleyip büyük karlar elde etmişlerdir. Bunun en güzel örneği ise ; M.S. 27 yılında Roma’nın kuzeyinde küçük bir kasaba olan Fidena’da büyük bir felakete sebep oldu azat edilen bir köle ahşaptan bir tiyatro yaptırıp orada gladyatör oyunları sergiledi kalabalığın ilgisi ve kent dışından gelen Romalı halkların kalabalığına dayanamayan tiyatro çöktü ve bu ciddi bir zarar neden oldu.

Caligula’nın iktidarı sırasında ise (M.S.37-41) gladyatör oyunları yeniden ilgi görmeye  başladı . 4 yıl boyunca Roma ve İtalya’nın diğer şehirlerinde oyunlar düzenlendi ve hatta kendisinin bile arenaya çıktığı söylenir.

İmparator Caudis (M.S.41-54) ise Roma halkının sadece istediklerini vererek onları yatıştırma yolunu buldu .   İmparator Nero (M.S.54-68) ise birçok gladyatör oyunu sergiledi. Kadınları ilk defa arenaya çıkmıştır ve hayvanlar ile beraber gösteriler yapmalarını sağlamıştır. Mahkumları dövüştürmüştür. Oyunları daha geniş bir alanda sergilemek için M.S. 57’de Campus Martius ‘un  yanında  tahta  bir  tiyatro  inşa  ettirdi.  7  yıl  sonra  Roma  yanınca  o  tiyatroda     yandı .M.S.70’te İmparator Vespasianus Roma’ya yakışır bir büyüklükte bir tiyatro yaptırdı. Vespasianus tutumlu bir imparatordur ve yaptırmış olduğu bu tiyatro göz önüne alınınca halkı etkilemek için böyle bir girişimde bulunduğu anlaşılır. Daha sonra Colosseum olarak tanınacak olan Flavius Amfitiyatrosu ortaya çıktı.

M.S.80 ‘de o dönemde pek görülmeyen ihtişamlı bir gösteriyle 50.000’den fazla kişinin katılımı ile açılış yapıldı.

Gladyatörler

Gladyatörler Roma imparatorluğunun her tarafından geliyordu. Fetihler sırasında ki savaş esnasında yenik düşen düşmanlardı. Bu düşmanlar Roma otoritesinin kabul etmediği Roma statüyü kaybedip köle olarak satılmış ya idam edilmişler ya birbirleri ile dövüştürülmüş ya da arenaya çıkmak için eğitim almak üzere gladyatör okuluna gönderilmişlerdir.

Bu okullara gönüllü gladyatörlerde katılırdı ve eğitim alırlardı. Alınan eğitim sonucunda arenaya çıkıp halkın istediği kanı , ölümü ve vahşeti sunmak için arenaya çıkarlardı.

Gladyatör Prestijleri

   Birçok gladyatör Roma soylularının gözünde toplumsal sınıfın en alt bölümünde yer alıyorlardı. Seçkinlere göre gladyatörler kaba, saba , korkunç kişilerdi. Ölümden kaçışı olmayan ölüm karşısında cesaretli kölelerdi.

Bu söylemelere karşı gladyatörler arena da yiğitçe ve cesurca dövüştüklerinde onlara hem hayranlık hisse hem de horlama hissi duyuyorlardı . Roma’nın önde gelen düşünürleri gladyatörler için ;

Cicero ;

   Sefil yada barbar olabilirler , ama tıpkı iyi yetişmiş erkek gibi , korkakça kaçmaktansa darbe yemeyi tercih ediyorlar. Bakın tek bir amaçları efendilerinin  ya da halkın gözüne girmek.  Her yanları yaralar ile kaplamış olsa dahi , efendilerine birini gönderip ne yapmaları gerektiğini sorarlar. Eğer efendileri yeterince dövüştüklerini düşünüyorsa , ölmeye hazırlanırlar. Vasat bir dövüşçü bile olsa , hangi gladyatör acı çekse de inlemiştir ? Bırakın pes etmeyi , hangisi dövüşmekten vazgeçip kendini alçaltmıştır ? Hangisi yenildikten sonra ölümcül son darbeyi yemekten korkmuştur ? İşte bu eğitimin ve idamın gücüdür.  

Seneca ;

   Toplumsal konumu düşük olan gladyatörler için arena , şan , şöhret ve onur kazanacağı tek yerdir. Seneca gladyatörlere acınması gerektiğini düşünür.

Gladyatör oyunlarına karşı olduğunu dile getiren Hıristiyan yazar Tertullianus’a göre , Roma’nın gösterdiği tutarsız davranışlar çıkarları içindi ve şöyle der;

   Aynı gösteri sırasında hem övgüler düzer , hem de onları aşağılayıp küçümserler. Onları halkın gözünden düşürmeye ve vatandaşlık haklarını kaybetmeye mahkum ederler. Senatoya sokmaz, tribunusluğa*, senatör ve atlılar sınıfını onlara yasaklarlar. Onlara herhangi bir onur payesi ya da ayrıcalık vermezler … cezalandırdıkları kişileri aynı zamanda sever, saygı duyduklarını kötülerler. Yeteneği  yüceltir  ,  ama  bunu  sergileyen  adamı  hor  görürler. Bir adamın aynı sebepten dolayı hem övgüye layık görülmesi hem de nefret uyandırılması ; bu nasıl bir değerlendirme tarzıdır? 

Bu ideal amaca uymayan , korkan , dövüşmekten kaçmaya çalışan gladyatörlerde vardı. Bu onları alçalttıkça alçaltıyor , en aşağılayıcı şekilde ölmeyi hak eden yabancılar haline geliyorlardı.

Gladyatör Geçmişleri

M.Ö.1 yüzyıldan itibaren gladyatörlüğe mahkum edilenler sadece savaş esirleri değil bunların yanında bir çok ağır suç işleyen (cinayet , zehirleme ya da tapınağa saygısızlık ) suçları olan köleler de yer alır ve  gladyatör okuluna gönderilirlerdi.

Bu durumun sonu ölüm cezası olsa da , mahkum eski hayatına dönmek için de bir fırsat olanağı doğuyordu. Seyirciyi tatmin edecek performansı gösterirse mücadele sonunda toplumun içine geri dönebilme hakkı kazanacaktı.

Bunun yanı sıra ; Adbestias (vahşi hayvanlar tarafından öldürülme) cezası almış bir köle ile Adgladium (kılıçla öldürülme) almış bir vatandaşın durumu gladyatörlere göre daha vahimdi. Bu  kişilerin  ölümleri  tüyler  ürpertici  ve  daha  vahşiceydi.  Crucifxio  (çarmıha      gerilme) mahkum edilenler ise daha ağır bir ölüm şekli ile karşı karşıyaydı.

Arena aşağılık ve savaş esiri kölelerin yeriydi ama bunun yanı sıra buranın heyecanı ve cazibesine kapılan gönüllü gladyatörler de vardı. Bu gladyatörler kontratlı imza atarlardı. Bu gladyatörlerin kimi işsiz olduğu ve para kazanması gerektiği için bu işi yapıyordu. Gönüllü olan bir çok gladyatör eski askerlerden oluşuyordu , bunlar ordudan ayrıldıktan sonra sivil hayata alışamayan askerlerdi. Gladyatör okulunda birkaç yıl görev yapıp özgürlüğünü  kazanan serbest kalan gladyatörler  de vardı.

Genç yaşta ölen bir çok gladyatörün mezarı yoktu , nedeni ise gerekli parayı kazanamadıkları için  Senatörlerin oğulları da katılıyorlardı ama onlar tahta silahlar ile dövüş yapıyorlardı. Kimisi ise gerçek silahlarla dövüşüyorlardı. Gladyatör okullarında eğitim almadan arenaya çıkanlarda vardı ki onlar sadece arenada kılıçla zaman geçirmek için çıkan soylulardı.

Birçok kaprisli İmparator ise senatör ve soyluları kasıtlı olarak , küçük düşürmek amaçlı ellerine gladyatör silahı almaları için zorluyorlardı.

Gladyatör Eğitimleri

Gladyatör okuluna mahkum olanlar , Familia gladiatoria ‘nın bir parçası haline geliyorlardı. Gladyatör , birey olarak okul saygınlığından sonra ikinci sırada geliyordu. Mahremiyet kavramını kapı dışarı bırakmaları gerekiyordu. Aşağı düzeye indirilmesini resmen onaylayan Sacramentum (kutsal yemin) ant içer , en kötü aşağılamalara bile katlanacağını ,  ateşte yanarak , zincirlere vurularak ya da kılıçla vurularak , acı çekerek ölmeye itiraz etmeyeceklerine yemin ederlerdi .

Kendi rızası ile gladyatör olan erkekler, yemin etmeden önce gladyatör eğiticisi ile bir sözleşme ‘’ auctoramentum’’ imzalar ve belirtilen süre içinde gladyatörlük yapmak için hükümlü olurlardı. Sözleşmede ; ne kadar para kazanacakları , hangi silahları kullanıp , ne sıklık ile dövüşecekleri yer alırdı.

Bu gladyatörlerin arasında önceden gladyatör olup azat edilen parası yetmeyen tekrar para kazanmak için bu işi yapan gladyatörler de vardı.

 

Gladyatör ailesine giren yeni üyeler ; normal hayat standartlarından uzakta ve kanunların uygulanmadığı , sadece kışla eğitiminin olduğu yeni bir dünyaya adım atarlardı. Bunlar artık onların hayatı başkasının elinde olan , onları turnuvalara hazırlayan gladyatör eğitmenlerinin mallarıydılar. Hayatları genelde okul duvarları içinde geçerdi. Her gün dikdörtgen eğitim alanları içerisinde çalışırlar , alanın uzun kenarından birine sıralanmış olan ve genellikle penceresiz hücrelerde yaşarlardı.

Yemeklerini gladyatörlerin hepsi ile eğitim alanının kısa kenarlarında bulunan geniş kantinlerde yerlerdi. Kantin girişinde gerektiğinde tedavi görülmesini sağlayan bir hastane vardı.

Silahları , bekçiler tarafından korunan bir silah deposunda saklanırdı. Bu bekçilerin görevi ise gladyatörlerin eğitiminden sonra alıp saklarlardı. Silahların saklanmasının nedeni ise ; gladyatörlerin eline geçip kargaşa çıkmasını önlemekti.

Gladyatörleri genellikle alıp Roma’daki okullara ya satıyorlardı ya da kiralıyorlardı. Roma’da ki gladyatörler okulları bağımsız kişilerin elinde değil , imparator görevlileri procuratores elindeydi. Bu kişiler okul eğitimini , güvenliğini , organizatörlüğü ve maaşları ile ilgilenen kişilerdi. Bu kişilerin seçiminde önem gösterirlerdi ve seçilen kişiler yüksek maaş alırlardı.En önemli okulun (ludus magnus) yöneticisi 200.000 sestertii kazanırdı.

Roma’da ki dört okulda Colosseum yakınında yer alırdı.   En önemli okul ise Ludus   Magnus‘tur , diğerleri ise Ludus dacicus  ve  Ludus gallicus ‘tur.

En önemlisi olan , Ludus Magnus plan olarak ;Büyük bir eğitim alanıdır ,stadion plana sahip ve kıdemli seyirci sıraları , gladyatörle için kışlası bulunan, çok iyi donanımlı bir okuldu. Eğitim alanı oval şekilde ve ince uzun olan kenarından sıradan insanlarda buraya gelip dövüşleri izleyebiliyorlardı. Kuzeyinde ise localar yer alırdı burada yüksek ihtimal İmparator da gelip çalışmalar izlerdi. Kuzey tarafında ise gladyatörlerin kaldığı kışlalar yer alırdı. 14 tanesi günümüze gelmiştir ama yatakhaneleri hakkında pek fazla bir bilgi yoktur sadece basit askeri şiltelerde yattıkları söylenir. Bu okullar yeraltından giden bir geçitle Colosseum’a bağlantılıydı. Bu okullar genellikle Dacia ve Galya’lı savaş esirlerinin eğitildiği alandı

Etnik ayrıcalık ortan kalkınca ; Ludus matutinus ‘da hayvanlarla iş görülecek olan   venatores (avcılar) ve bestiarii ‘ye (hayvanlarla dövüşenler) eğitim verildi.

Gladyatörlerin Bakımı

Her okulun katı kuralları vardı. Romalılar yeni gladyatörlere novicius (yeni) terimi kullanırlardı. Kışladan içeriye adım attıkları an doktor tarafından muayene edilirlerdi. Doktorlar özellikle adamların fiziksel özelliklerine dikkat ederlerdi. Ağır eğitime dayanamayacağı açıkça belli olan çelimsizler okula kabul edilmezlerdi.   Bu yeni gladyatörler , eğitimleri boyunca aldıkları ağır darbelerden sonra sık sık denetlenirlerdi. Gladyatörlerin tıbbi kontrolleri sıkça yapılırdı nedeni ise sahipleri tarafından para yatırılmışlardı ve onların sağlık durumları bu açıdan önemliydi çünkü para getiriyorlar.Roma tarihinin en tanınmış doktoru olan Galenos’tur. Bu doktor İmparator Marcus Aurelius’un özel doktorudur , İmparatorun özel doktoru olmadan önce Pergamum’daki gladyatör okulunda çalışmıştır.

İyi bir beslenme düzeni gerekliydi. Ama Galenos bu konuda yetersiz olduklarını söylerdi. Günlük yemek listesi arpa lapası ve fasulyeden oluşuyordu. Bu yemeklerden ötürü ise gladyatörlere takma isim vermişlerdi Hordearii ( arpa lapası yiyenler ).Galenos bu beslenme şeklini onaylamazdı , nedeni ise gladyatörler çok yağlanıyordu.

Acemi gladyatörler (tirones) ilk olarak özel öğretmenlerin (doctores) ellerine verilirlerdi. Bu gladyatör bir çok dövüşten başarılı çıkmış olandı. Ya çok yara aldıkları için yada çok yaşları ilerledikleri için arenaya çıkmayan gladyatörlerdi. Bu öğretmenler acemi gladyatörlerin dövüşeceği silahları belirlerdi.

Her gün yapılan egzersiz sonrası dövüş makinesi olurlardı ve zaman içinde ise gruplar arasında rekabet oluşur bu rekabetler hiyerarşi’yi doğururdu. 2 m. kazığa (palus) karşı tahta silahlarla yapılan dövüşlerde bile rekabet vardı.

İlk dövüşe çıkan ve dövüşten sağ çıkan gladyatör kendisine veteranus derdi. Mesleği boyunca en üste çıkmak için uğraşırdı. En iyi dövüşçülere primus palus (ilk kazık) unvanı veriliyor , onların altında ki gruba ise secundus palus deniyordu.

Gladyatörlerin Hayattan Beklentileri

Gladyatörler hayatları boyunca bir iç çatışma içindeydiler. Gladyatörler yarın öleceklerini bilerek yaşarlardı. Gün içinde dövüştükleri kişilerle gece bir araya gelerek yemek yerlerdi. Fakat kendileri içinde dernekler (collegia) kurmuşlardır. Dernek üyeleri belirli zaman içinde toplanır ve konuşurlardı. Kendi tanrı ve/veya tanrıçalarına tapınırlar,ölen gladyatörler için uygun cenaze törenleri düzenleyip yas tutarlardı. 2. yüzyıla tarihlenen bir mezar yazıtı bu konu hakkında bilgi verir. Üç grubun var olduğunu ve birinci grupta başarılı gladyatörlerin  var olduğunu,ikinci grupta başlarında tecrübeli bir gladyatör bulunan grup,üçüncü grupta ise henüz resmi olarak dövüşmemiş acemiler yar alırdı. Üyeler onar kişilik gruplara (decuriae) ayrılmışlardı.

Bu arada hayat şartları daha isim yapmamış, kenarda kalmış gladyatörler için iyi değildi. Sıkı disipline uyum sağlayamayan acemi gladyatörler umutsuzluğa kapılıp kaçmayı bile düşünmüşlerdir. Fakat nöbetçiler tarafından kaçma girişiminde bulunan gladyatörler yakalanmış ve ayakları kelepçelenip daima gözetim altında tutulmuşlardır. Vasat olan gladyatörler ise özgürlükleri olmamakla birlikte başarılı olanların altında ezilip bir daha ki dövüşü beklemekteydiler. Kimisi ise arenaya çıkmadan intihar ederek kendilerini bu eziyetten kurtarmıştır. Bu bilgileri ise Seneca’nın mektuplarından birinde bestiarius olarak seçilen bir Germen’in hüzünlü hikayesinden öğreniriz

Gladyatörler dövüşlerini beş şekilde terk edebilirlerdi. Bunlar; dövüşten galip gelerek,dövüşürken ölerek,teslim olduktan sonra imparator ve/veya halk emriyle öldürülerek,merhamet gösterisi olarak arenayı terk ederek veya beraberlikle sonlanan bir dövüşten sonra rakibi ile birlikte gitmesine izin verilerek olurdu. Bazı gladyatörlerin ise yaşamı çeşitli nedenlerden dolayı kısa sürerdi. İstisnalar haricinde otuz yaşına gelmeden ölen gladyatörler vardır. Mezar yazıtları gladyatörler arası farklılıkları da göstermesi açısından önem taşır. Kimisinde tek adı ve dövüş sayısı yazarken,bazılarında geçmişi,doğduğu yer,sosyal konumu dahi yazar. Bazı gladyatörlerin ise eşlerinin ve çocuklarının olduğu da yazar. Urbicus bu konu hakkında bilgi verir. 

   Bu mezar,secutor Urbıcus adına,Manes’e adanmıştır. O,gladyatörlerin en üst sınıfına dahildi. Floransa’dan geldi, on üç dövüşte yer aldı ve yirmi iki yıl yaşadı. İki kızı beş aylık Olympia  ile Fortunensis ve yedi yıl saygı değer kocasıyla birlikte yaşayan eşi Lauricia tarafından anısı yaşatılıcaktır. Beni yenen adamı öldürün! Destekleyenler,Urbicus’un hatırasını onurla koruyacaktır.

Evlilikten bahseden mezar taşları özgür gladyatörlere aitti. Bazı gladyatörler ise okulda kalıp günlük ilişkiler kuruyordu.

 

Gladyatörlerin Aşk Hayatları

Gladyatörlerin aşk hayatlar renklidir. Sıkı eğitime maruz kaldıkları için vücutları her kadında bir ilgi uyandırıyordu. Gladius (kılıç) kelimesini penis yerine kullanılan argo bir terim haline gelmiştir. Birçok gladyatör kendine erotik isimler koyuyorlardı. Eros , Hyacinthus , Narcissus gibi erotik çağrışımlı isimleri tercih ediyorken bazıları ise Pugnax (saldırgan) , Ferox (cenkçi) , Serpentius (yılan) veya Tigris (kaplan)  gibi gücü temsil eden ifadeleri de kullanırlar.

Kızlar duvarlara gladyatörlere olan aşklarını belli eden yazılar yazıyorlardı. Gladyatörler kadınların onlara hayran olduklarını biliyorlardı ve çalışma alanlarının yakınındaki sessiz bir yerde buluşamayarlı yorlardı. Bir süre sonra her iki tarafın hevesi geçerken kimilerinin de saplantılı hale getirdikleri bu sevgiyi günlük hayatlarında kılıç ve mızrak şeklinde ki saç tokları takarak gladyatörlere olan hayranlıkları belli ediyorlardı, bu tokaların gladyatörlerin kanına batırılmış olanları daha makbuldü.

Normal halkın yanı sıra imparator eşleri de aşık oluyordu gladyatörlere ; bunlara en iyi örnek ise Eppia ‘dır. Gladyatör Sergius ‘a aşık olmuş ve beraber İskenderiye’ye kaçmışladır. Antionus Pius’un (M.S.138-161) kızı , Marcus Aurelis’un(M.S.161-180) karısı Faustina ‘ da gladyatörlerden birine aşık olmuştu ama onun aşkı imkansızdı. Hikayeleri biraz daha farklıdır; Faustina bir gün gladyatör geçişlerini izlerken , bir anda onlardan birine aşık olmuştur. Artık gece gündüz aklında hep o varmış , fakat adamın yanına gitmesi imkansızmış. Aşkı tutku haline dönüşmüş ve sonunda kocasına itiraf etmiş. O da kahinlere başvurmuş , Kahinlerde gladyatörün öldürülmesini , Faustina’nın da onun kanı ile yıkanmasını sonrada kocasıyla yatmasını tavsiye etmişler. Bunlar aynen yapılmış , gladyatör öldürülmüş ve Faustina’nın da aşk ateşi sönmüş, burada ki detay ile Faustina bir erkek çocuğu dünyaya getirmiş , bu  çocuk hükümdardan çok bir gladyatör gibi hareket eden , geleceğin kötü şöhretli imparatoru Commodus’tur.

Gladyatörlere aşık olan kadınların onlarla ilişkilerinin olup olmadığı belli değil. Sadece küçük bir kanıt vardır. Pompeii harabelerinde yaklaşık 1700 yıl sonra kazı yaparken , kül tabakası altında on yedi gladyatör cesedi içinde bir tane kadın cesedi bulmuştur. Kadının cesedinde pahalı mücevherler ele geçmiştir , fakat bu kadının ne olduğu konusunda pek bir bilgi yok varsayımlar üzerine belki bir gladyatörün sevgilisiydi , yada bir fahişe belki de Venüz ‘ün lavlarından kaçmaya çalışan ve bir gladyatör okuluna sığınan herhangi bir kadındı.

Kadın Gladyatörler

Roma dünyasında kadın gladyatör oyunları gladiatrix veya ludia olarak isimlendirilmişlerdir. Özellikle Roma imparatorluk dönemi’inden itibaren yeni gelen imparatorun eski imparatorun ününü geride bırakmak için , oyunları yalnızca gladyatör eğtimi almış dövüşçülerin , kölelerin yada suçluların yer aldığı gösterilerden çok , kadınların ve çocukların hatta engellilerin arenaya çıktığı acımısız bir hal aldığı görülmüştür. Erkek gladyatörler kadar yaygın olmamakla birlikte kadın gladyatörlerin varlığı edebi kaynak ve arkeolojik verilerle ispatlanmıştır.

Kadınların kesin ne zaman dövüşmeye başladıkları bilinmez , bazı kadınlar gladyatör oyunlarının o kadar çok büyüsüne kapılmışlardı ki arenaya çıkmaya karar verdiler , kimisi ise zorunlu olarak eline kılıç tutturularak arenaya çıkmıştır.

Nero zamanında kadınlar arenada dövüşüyorlardı. Bu kadınlar köleler , yabancılar , alt  sınıftan kadınlar değil , bazen de üst sınıftan kadınlar olabiliyordu. Programda çok ilgi görmeseler de , bazen beğeni topluyordu.

British Museum’da bulunan , Halikarnassos’tan getirilmiş bir kabartmada (M.S.1 / 2 yy ) görülen iki kadın bunun örneğidir. bunların ise Amazone ve Achillia oldukları söylenir.

Bütün Bunların Maliyeti Neydi?

Gladyatör başına fiyat

(sestertii olarak)

gladyatörün sınıfı gösterinin maliyeti

(sestertii )

3000 üçüncü 30.000 – 40.000
4000 ikinci 30.000 – 40.000
5000 birinci 30.000 – 40.000
5000 üçüncü 40.000 – 100.000
6000 ikinci 40.000 – 100.000
8000 birinci 40.000 – 100.000
5000 beşinci 100.000 – 150.000
6000 dördüncü 100.000 – 150.000
8000 üçüncü 100.000 – 150.000
10.000 ikinci 100.000 – 150.000
12.000 birinci 100.000 – 150.000
6000 beşinci 150.000- 200.000
7000 dördüncü 150.000- 200.000
9000 üçüncü 150.000- 200.000
12.000 ikinci 150.000- 200.000
15.000 birinci 150.000- 200.000

 

Roma’da, gladyatör eğiticileri imparatorla nadiren yüz yüze görüşürlerdi. Bunun yerine, imparator adına gösterilerin düzenlenmesinden sorumlu olan procurator munerum ile pazarlık yaparlardı. Bu kişi genellikle imparatorun güvenini kazanarak bu konuma gelmiş olan azatlı bir köle olurdu.

 

AUGUSTA,                Augusta H. , Marcus Aurelius , Çev. Ç. Menzilcioğlu

BAKER   ,                  Baker  A ,  Gladyatörler ; Roma’nın Savaşçı  kölelerinin Gizli   Tarihi , Çev . S.Göktaş ,2012

CİCERO ,                   Cicero , Pompeius’un yetkisi hakkında , Çev. Ü.F. Telatar, 2000 DESSAU ,      Dessau H , Inscriptiones Latince

electae , 2009

DESSAU ,                  Dessau H, Corpus Inscriptionum Latinarum , 2009

ECKARDT ,               Eckart E. , Ölüm Oyununda Şan,Şöhret Ve Felaket , National Geographic 12, 2005, 132-135

FİELDS ,                   N.Fields, Spartacus Ve Köle Savaşları, Çev . E. Sakar , 2005 GİBBON ,  Gibbon L.G. ,Spartacus Kan Ve Gurur , Çev . C .Küçük , 2011 ISİDORUS ,                Isidorus, OriginesnKOLEKTİF ,               Kolektif , Gladyatörler , 2012

MARTİALİS ,            Martialis, Epigramlar , Çev. G. Vandorağı

MEİJER ,                  M. Fik ,Gladyatörler; Tarihin En Ölümcül Sporu , Çev. D. Günenç,2005 MOMMSEN ,            Mommsen T , Codex Theodosianus ,1905

SCARROW,                Scarrow S , Gladyatörler ; Roma İmparatorluğu’nun Düşmanları

İmtikan peşinde , Çev. S. Yeniçeri ,2011

SENECA ,                    Seneca , Letter From  A Stoic

SILAY ,                       Sılay H , Antik Devirde Gladyatörler , 1991 TERTULLİAN ,           Tertullian , Apologeticum

UZUNASLAN ,          Uzunaslan  A , Gladyatörler, Arenanın Tutsak Savaşçıları , 2010

YURTSEVER ,      Yurtsever A , “Roma Dünyasında Gladyatörler” , Arkhe 1, 2017, 17-29

ORANSAY,         “Gladyatör Sınıfları ve Mücadeleri”, Arkhe 1,2017, 43-55

JACOBELLİ,        Jacobelli L, Gladiators at Pompeii, Los Angeles , 2003

BURRELL,           Burrell B, Neokoroi – Greek Cities and Roman Empire , Brill , 2004

 

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required