İstanbul Lâleli Camii

Sultan III. Mustafa tarafından (1760-1764) yılları arasında yaptırılan külliye cami, imaret, çarşı, dükkânlar, çeşmeler, sebil, türbe, medrese, handan oluşmaktadır. Daha sonra külliyeye bir de muvakkithâne ilâve edilmiştir. 1764 tarihli vakfiyesi vardır. Adını Lâleli Baba denilen bir velî türbesinden alan külliyenin inşasına hassa başmimarı Kara (Hacı) Ahmed Ağa tarafından başlanmış ve Mehmed Tâhir Ağa tarafından tamamlanmıştır. 1782’deki yangında külliyenin bazı dükkânları yanmış, harap olan cami 1783 ve 1846 yıllarında tamir edilmiştir. Külliye yapılarından medrese günümüze ulaşmamıştır.

Cami, plan olarak, Osmanlı cami tipolojisi içinde sekiz istinatlı plan türünün 18.yy mimari yorumuyla karşımıza çıkan bir düzenlemeye sahiptir. Özellikle Edirne Selimiye Camii ile klasik mimarinin zirvesindeki sekiz istinatlı düzenin bu camide yeni bir şekilde mimari olarak klasik şemada ama batılılaşma etkisinde düzenlendiği görülmektedir. Cami açık ve kapalı birimlerden yani harim ve avlu bölümünden oluşan selatin cami geleneğinde karşımıza çıkmaktadır.
Farklı yönlerde yuvarlak kemerli dört kapı ile geçişi sağlanan büyük bir dış avlunun ortasında yer alan cami fevkanî bir düzenlemeye sahiptir. Caminin önünde klasik şemada şadırvanlı revaklı bir avlu bulunmaktadır. Üç yönde yelpaze biçiminde düzenlenmiş merdivenlerle ulaşılan avlu kapıları yanlarda sütun, köşeli plastır, başlık ve silmelerle hareketlendirilmiş olup yuvarlak kemerli açıklıklara sahiptir. Avluda sütunlara oturan yuvarlak kemerli revaklar 18 kubbe ile örtülmüştür. Beş gözlü son cemaat yeri ortasında cümle kapısı, iki yanda da caminin dışında yer alan galerilere geçişi sağlayan birer kapı bulunmaktadır. Cümle kapısı plastır ve silmelerle düzenlenmiş, üstte “C- S” kıvrımlı bir taçla süslenmiştir.

Cami harimine biri mihrap ekseninde, ikisi kuzeyde yan sofalara açılan üç yuvarlak kemerli kapıyla geçilmektedir. Harim kıble istikametinde dikine yerleştirilmiş ve mihrap yönünde biraz genişletilmiştir. Mekânı örten ana kubbe sivri kemerler üzerine oturan ve ikisi kuzeyde serbest, ikisi mihrap bölümü köşelerinde, dördü yanlarda duvar yüzeylerinde toplam sekiz paye ile taşınmaktadır. Bu kubbe dördü köşelerde, ikisi mihrap ekseninde olmak üzere altı yarım kubbe ile desteklenmiştir.

Caminin batısında yer alan yan kanadın, özellikle Sinan‟ın mekân bütünlüğünü bozmadan kubbe yükünü dengeli olarak aktarma sorunsalına bulduğu çözümlemeyi, bu camide iki aynalı tonoz iki oval kubbe ile kapalı ve mekânı kareye tamamlayan bir düzende yeniden yorumlanmış olarak batılı bir etkide karşımıza çıktığı görülmektedir

Harim, duvarlar ve kubbe eteklerinde yer alan beş sıra pencereyle aydınlatılmaktadır. Alt sıra pencereler dikdörtgen, üst sıra pencereler yuvarlak kemerli açıklıklıdır. Klasik şemaya bağlı olan pencere formu, boyutlarının uzaması ile batılı etkiyi ortaya koymaktadır. Paye başlıkları hizasından yukarıda yarım kubbelerle ana kubbenin içi dönemin özelliklerini yansıtan kalem işleriyle süslenmiştir. Mihrap nişi mermerdir ve mihrap nişi koyu yeşil renkli taşla kaplanmıştır. Nişin üzeri renkli taşlarla süslenmiş “C – S” kıvrımlı bir taç kısmına sahiptir. Yine mermer minber de renkli taşlarla bezeli ve batılılaşma etkisini gösteren düzenlemelere sahiptir. Sedef kakmalı, orijinalliğini koruyan birde vaaz kürsüsü bulunmaktadır.

Caminin hünkâr kasrı da yine 18. yy İstanbul camilerinde görüldüğü üzere cümle kapısının iki yanında yer alan merdivenlerle ulaşılan mahfilin doğu ucu barok süslemeli kafesli olup hünkâr mahfili olarak düzenlenmiş, yuvarlak kemerli bir kapı ile caminin doğusunda yer alan hünkâr rampasına bağlantı sağlanmıştır.
Son cemaat yerinin dış köşelerinde batılıma etkisinin görüldüğü iki minare yer almaktadır. Çokgen gövdeli ve tek şerefeli minarelerden doğudaki hünkâr rampası içinden yükselmiştir. Üstte XIX. yüzyılda yenilenmiş olan yine batılılaşma etkili taş külahlara yer verilmiştir.

Caminin payanda kemerlerinin S kıvrımları ile bağlanması, kubbede ve kasnaktaki kırık hatlardan oluşan iç bükey ve dış bükey hareketlikler, pencerelerin uzayan formları, cephedeki silmelerdeki kademelenme ve dalgalı düzenlemeler, iç mimaride de bu etkinin devam ettiği strüktür de karşımıza çıkan kalem işi ve bezemesel unsurlar, Barok mimari etkiyi yansıtması açısından dikkati çeken uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapının erken dönemde daha çok karşılaştığımız taş ve tuğladan oluşan almaşık örgü ile yapılması ayrıca dikkat çekmektedir.

 

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required