Pompeii, İtalya’nın Campania Bölgesinde bulunan Napoli şehrine 25-30 km uzaklıkta olan bir şehirdir. Şehrin M.Ö 5000 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Roma döneminde üç yüz yıldan daha kısa bir süre varlığını sürdüren kent, MS.79 yılında Vezüv yanardağının patlaması sonucu volkanik küllerin altında kalarak tarih sahnesinden yeniden keşfedilene kadar silinmiştir.
1748’den itibaren yapılan çeşitli kazılarda ortaya çıkarılan evler ve içlerinde bulunan malzemelerin korunmuş olması Arkeoloji bilimi için yenilikler de sağlamıştır. Özellikle evlerin duvar resimleri ve mozaikleri Helen ve Roma kültürlerine ait pek çok verinin elde edilmesi açısından oldukça önemlidir. Ticaretin üst düzey olduğu bir kentti Pompei. Bu şehirde İtalyanın elit kesimi, aydın kişileri ve çok zenginler yaşamaktaydı.. Şehir ayrıca eğlencenin başkenti ve kumarın merkeziydi. Bu şehirde köleler başka köleler tarafından öldürülüyor, geceleri dövüşler düzenleniyordu. Vahşetin ve insanlık dışı her şeyin yaşandığı bir şehirdi. Şehirde adım başı fuhuş evleri boy gösteriyordu.
Yanardağ o kadar şiddetliydi ki şehri 6-8 metre derine kadar lavlarla gömdü, insanlar ve etrafta ne varsa lavlar altında kaldı. Bu bulgular 18. yüzyılın başlarında bir İtalyan köylüsünün tarlada çalışırken kazmayı vurduğu yerde rastladığı duvarın izi sürülerek bulunmuştur. M.Ö 79 yılında bir yaz ayında 1-2 gün yanardağın olağanüstü lav püskürtmesiyle 200.000 den fazla insan hayatını kaybetti.
Patlamalar, lavlar öyle şiddetliydi ki çoğu insan olduğu yerden kıpırdayamamıştı bile.
Etnograf Prof. Dr. Carlo Giardano Pompei’de olanları şöyle aktarıyor: ‘O gün öğle vakti volkanın ağzından ani olarak yükselen bir kül bulutu birkaç saat içerisinde bütün Pompei’yi kaplayıvermişti. Böylece şehir çok uzun bir sessizlik uykusuna girdi. Şehrin uykusu, taşları, eşyaları ve sanat eserlerini yeniden hayata kavuşturan kazılara kadar yüzyıllar boyu sürdü. Burada yaşayan binlerce insanın tehlikenin bu kadar yakınında oldukları halde gafil avlanmış olmaları o tarihlerde Vezüv’ün bambaşka bir manzara altında olmasından ileri gelmiştir. Yamaçları meşhur politikacıların villalarıyla süslü olan Vezüv, bağlar, bahçelerle çevrili ağaçlık bir yerdi.
Napoli körfezine, Capri adasına baktığı için devamlı deniz kokulu esintiler altındaydı. Tepesindeki kalkerleşmiş taşlardan başka eski zamanların dramlarını hatırlatan herhangi bir hali yoktu. Oysa daha önceleri Vezüv’de yine bir püskürme olmuştu. Fakat o tarihlerde yeryüzünde hiçbir insan yaşamıyordu. Bu püskürmeyi çok sonra Yunan çoğrafyacısı Strabon, kraterleri incelemek suretiyle keşfetmişti. Ancak bundan bahsetmemeyi uygun bulmuştu. Hoş, söyleseydi de ona kimse inanmazdı. Çünkü insanların gözü para ve zevkten başka bir şey görmüyordu. Şu var ki M.Ö. 62’de meydana gelen ve şehri hemen tamamıyla yıkan bir zelzele dahi bu felaketin habercisi sayılabilirdi. Zelzeleler de o kadar sık oluyordu ki artık Pompei halkı bunlara alışmış, önemsememeye başlamıştı.
Pompeii, İtalya’nın Campania Bölgesi’nde, Napoli yakınında,Akdeniz’e yakın bir konumdadır. Roma döneminde üç yüzyıldan daha kısa bir süre varlığını sürdüren kent, M.S. 79 yılında Vezüv yanardağının patlaması sonucu volkanik küllerin altında kalarak tarih sahnesinden yeniden keşfedilene kadar silinmiştir. 1748’den itibaren yapılan çeşitli kazılarda ortaya çıkarılan evler ve içlerinde bulunan malzemelerin korunmuş olması Arkeoloji bilimi için yenilikler de sağlamıştır. Özellikle evlerin duvar resimleri ve mozaikleri Hellen ve Roma kültürlerine ait pek çok verinin elde edilmesi açısından da önemlidir. Pompeii evlerinin duvarlarını süsleyen resimler hakkında ilk çalışmayı Alman Arkeolog August Mau ‘Geschichte der Decorativen Wandmalerei in Pompeii’ adlı eserinde yapmıştır. Mau, bu eserinde duvar resimlerini dört stile ayırmıştır:
I. stilde sıva üstüne çeşitli renklerle yapılan dikdörtgen panellerde mermer levha imitasyonları;
II. stilde ışık ve gölge tekniği kullanılarak gerçeğe yakın yapılmış mimari yapılar;
III. stilde yatay ve dikey olarak üç bölüme ayrılan duvarın orta kısmına yerleştirilen figüratif temalar;
IV.stilde ise II. stil gibi perspektif olarak etkileyiciliği bulunan mimari elemanların yapımının tercih edildiğini bildirmektedir (Zimmermann ve Ladstätter, 2011: 10,11).M. Ö. 2. yüzyıl ile M. S. 1. yüzyıl arasına tarihlendirilen Pompeii resimlerinde mitolojik konular, manzara, günlük yaşam, natürmort, tarihi konular ve portre gibi konular resmedilmiştir.
Sevgi Özbey
Aralık 30, 2018 at 1:34amgitmek istediğim antik şehirlerden biri mükemmel bir geçmiş tabi sanatsal yönüyle
Vezüv Yanar Dağı falan kötü olay
Yazılarınız gerçekten güzel devamını bekliyorum