Mahya

Özellikle ramazan aylarında birden fazla minareli camiierin iki minaresi arasına kurulan ışıklı yazı veya resim panosu.

Farsça mah “ay” isminden Arapça -iyye ekiyle oluşturulmuş Osmanlıca mahiyye (aylık, aya mahsus) kelimesinin günümüz Türkçe’sindeki şeklidir.

Mübarek gün ve gecelerde halkın ibadeti için gece boyu açık kalan camiierin kandillerle donatılması geleneği İslamiyet’in ilk asırlarına kadar uzanmaktadır.

Fakihi (ö. 278/891) Mescid-i Haram’ın 455 kandilinin olduğunu , bunlardan daha çok ışık veren bazılarının sadece
ramazan ayı ile hac mevsiminde yakıldığını, bu kandillerin direkler arasına gerilmiş iplere bakır çengellerle asıldığını ve bu sayede Mescid-i Haram’ın istenilen yerine taşınabildiğini söyler.

Osmanlılar’ın ilk mahyayı ne zaman kurdukları bilinmemektedir. Ancak 1578’de İstanbul’a gelen Alman seyyahı Schweigger’in seyahatnamesinde yer alan bir tasvirde minareler arasındaki bir mahya açıkça görülmektedir.

II. Selim’in mübarek gecelerde camilerin kandiller ile süslenip aydınlatılmasını istemesi (Ata Bey, I. 135) ve III. Murad’ın anılan tezkiresi Schweigger’in çizimiyle birlikte ele alındığında cami ve minareleri kandillerle
donatmanın mahya şeklinde de olabileceği ihtimali akla gelmektedir.

Süheyl Ünver’in verdiği bilgilere göre mahyacı saraydan gönderilen incilerle yeşil veya kırmızı atlas üzerine
kuracağı mahyanın küçük bir örneğini çizer,bu örnek beğenilirse kendisine iade edilip aynı şekilde kurması istenirdi. Mahyanın önce kareli bir kağıt üzerinde iki minare arasına gerilecek ipi temsil eden
yatay bir doğrunun altına istenilen yazı yazılarak veya tasvir yapılarak bir modeli hazırlanır, bu model üzerinde kandillerin asılacağı noktalar ve bu noktalardan sarkıtılacak uçlarında kandil bulunan düşey iplerin boyu belirlenirdi. Mahyanın kurulması sırasında taşıyıcı ip minareler arasına gerildikten sonra birbirine olan mesafeleri ve uzunlukları önceden belirlenen ve bir uçlarına bir makara. diğer uçlarına kandil bağlanan düşey ipler uzun bir ipe tesbit edilerek taşıyıcıya bindirilir ve uzun ipin ucu diğer minaredeki bir makaradan
geçirilip çekilmek suretiyle gerginleştirilirdi. Bu düzene göre hareket ettirilen kandillerin yağı her akşam tazelenir ve ortalama 5 okka zeytinyağı tüketilirdi.Osmanlı döneminin sonlarında elektrik ampulleriyle de mahya yapılmış, fakat hem eski sanatı yaşatmak amacıyla hem de yağ kandili kullanılanlar kadar güzel
olmadığı gerekçesiyle bundan vazgeçilmiştir; günümüzde ise tamamı elektrik ampulleriyle yapılmaktadır.

Kaynak:İslam Ansiklopedisi Nebi Bozkurt

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required