Semavi Dinler İçin Kudüs’ün Önemi

Yahudiler İçin Kentin Önemi

Kudüs’ün Yahudilik için öneminin temelinde, Süleyman Mabedi’nin bu şehirde bulunmuş olması yatıyor. Birinci Tapınak döneminde Kudüs, “Allah’ın Evi” olarak kabul edilirdi. Kudüs’ün önemi Eski Ahit’te “Son Günlerde” ve “Adalet Gününde” anlatılıyor. İşayahu peygambere göre Kudüs “Adalet şehridir”. Burada son mahkeme kurulacaktır. Eski Ahit’te Kudüs aynı zamanda Beni İsrail’i sembolize eder. Onun yıkılması İsrailoğulları’nın sürgüne gönderilmesi ve gelecekte yeniden imarı da İsrailoğulları’nın sürgünden dönüşünün ifadesidir. İkinci Tapınağın yıkıldığı gün bir yas günü olarak anılır. Yahudilerin dualarında “Gelecek sene Kudüs’te” ve “Kutsal Şehir Kudüs’ü inşa et! Hızla ve bizim günümüzde!” gibi dileklere sıkça rastlanır.

Yahudiler, 1967′de Kudüs’ün kalbi dedikleri bu mekanı ele geçirdiklerinde 2000 yıldır Kudüs için tuttukları bir orucu tutmayı bırakmışlar ve “mesihin gelişi” ile tamamlanacak “tarihin sonundaki hadiselerin” ilkinin gerçekleştiğine inanmışlardır.

Son yüzyılın milliyetçi Yahudilik hareketi Siyonizm, adını, Kudüs’ün bir sinonimi olan Siyon kelimesinden alır ve vermeye çalıştığı mesaj “İsrail’e dönüş hayallerinin gerçekleşmesi” hedefi ile yola çıktıklarıdır.

 

Hıristiyanlar İçin Kentin Önemi

Hz. İsa’nın Kudüs’e gelmesi kente girişi sırasında mucize gerçekleştirmesi, Vaftizci Yahya tarafından Şeria Nehrinde vaftiz edilmesi, son akşam yemeğini burada yemesi ve havarilerinden biri olan Yehuda’nın ihaneti (Romalı askerler Yehuda’ya o kadar kalabalığın içinde İsa’yı nasıl tanıyacaklarını sorarlar. Yehuda ise Hz. İsa’yı öperek belirteceğini ve bu sayede tanıyacaklarını belirtmiştir. Yehuda’nın Öpücüğü (Gİotto)) ile çarmıha gerilmesi, kısacası dindar bir Hristiyan için Kudüs, Rabbin seçtiği şehirdir.

Körleşmiş ve günahlara dalmış insanların arasında Tevhid dininin kalesidir. Kendi oğlunu, insanlığın affı için kurban ettiği mekan olmuştur ve şehir dirilişin, Hz. İsa’nın geri dönüşünün ve rabbin krallığının yeryüzüne ineceği günlerin müjdecisidir. Hz. İsa’nın kanıyla yıkanmıştır bu topraklar. Golgotha taşını öpmek, Kutsal Kabir’de ağlamak asırlar boyu bir şeref olarak görülmüştür.

 

-Müslümanlar İçin Kentin Önemi

Kudüs’ün özellikle de Harem-i Şerif alanının İslamiyet’teki önemi, Mirac olayının burada gerçekleşmiş olmasıdır.

Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve harem mescitlerinin üçüncüsüdür. Hz. Muhammed’in 624 yılına kadar kıble olarak kabul ettiği bu camii, bilindiği kadarıyla bir buçuk yıl kadar böyle kalmıştır. Mescid-i Aksa’nın adı, Kuran’da İsra suresinin ilk ayetinde geçiyor. İsra yani Mirac olayında Hz. Peygamber “Burak’a bindim Beytü’l-Makdis’e vardım” demiştir. Buradan da göğe yükseltilmiştir. İsra suresi birinci ayette Mescid-i Aksa’nın çevresinin mübarek kılındığı bildirilir.

Kubbetü’s-Sahra İslam açısından en büyük önemi, kutsal taşı (Hacer-i Muallak) barındırmasında yatıyor. Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etmeye hazırlandığı bu kayaya, daha sonra Hz. Muhammed basmış ve göğe yükselmiştir.

Kudüs, hadislerde Mekke ve Medine ile aynı değerde tutulur ve bu iki şehir e hac olanağı bulunmadığı zamanlarda bu görevin Kudüs’ü ziyaretle yerine getirilebileceği belirtilir. Bu nedenle İslam’ın kutsal şehirler hiyerarşisinde Kudüs, üçüncü sırada gelir. Mekke’deki bir ibadetin 10 bin, Medine’dekinin bin ve Kudüs’dekinin 500 kat sevabı olduğu şeklindeki bir hadis, bu hiyerarşiyi ifade eder. Hz. Peygamber’in Beytü’l-Makdis olarak andığı Kudüs için, “oraya gidemezseniz, hiç değilse o mescide bir hediye gönderin” şeklinde bir hadisi de sahih hadis kaynaklarında geçmektedir.

 

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required