Nil nehri tatlılığı, şirinliği, geniş bir alana yayılışı ve sağladığı büyük imkanlar sebebiyle dünya nehirlerinin hepsinden üstündür. Kıyılarında art arda uzayıp giden şehir ve köyler, bayındırlık açısından eşsizdir. Kıyıları Nil kadar ekili, dikili ve mamur başka bir ırmak yok.
Deniz diye adlandırılmış başka akarsu yok. Hak Teala, Yüce Kur’an’ında Nil’i “yemm” diye anıyor. “Onun için [Musa için] korkarsan, at onu denize!”17 “Yemm” [eski dilde] deniz demektir. Sağlam hadıslerde bildirilmiştir ki Allah elçisi -Allah’ın rahmet ve esenliği onu kuşatsın- İsra gecesinde “Sidretü’l-Münteha” adı verilen ağaca varınca kökünden dört nehrin fışkırdığını, bunların ikisinin içeride, ikisinin dışarıda bulunduğunu gördü. Cebrail’e bu nehirleri sordu. Allah’ın selamı üzerine olsun, Melek Cebrail: “İçerde olanlar cennettedir, dışarıda olanlar ise Nil ile Fırat’tır,” cevabını vermiştir. Aynı şekilde Nil, Fırat, Seyhun ve Ceyhun’un cennet nehirlerinden olduğuna dair hadısler vardır. IS Nil, diğer nehirlerin aksine güneyden kuzeye doğru akar; aşırı sıcaklarda öbür ırmakların suyu azalıp kururken Nil’in suyu çoğalır. Ama diğerlerinin suyu taştığı sırada Nil’inki eksilir; Nil’in ilginç özelliklerindendir bu. Daha sonra anlatacağım gibi Sint nehri de böyle. Nil sularının kabarmaya başlaması “Haziran”dadır ki bu “Yunya” ayıdır. Suyun yüksekliği 16 arşını bulunca sultanın haracı tamam! Bir arşın daha yükselirse o sene bolluk, bereket olur. lS arşına çıktığı takdirde ekili alanlara zarar verir, veba getirir. 16 arşından bir eksik olsa sultanın gelirinde azalma olur. İki eksik olduğu zaman halk yağmur duasına çıkar. Korkunç kayıptır bu!
Aclunı, Keşfu’I-Hojd, Beyrut, 1351 h., C. 2, s. 329.
İbn Battuta Seyahatnamesi