Konya Beyşehir yolu üzerinde, Konya‟dan 41 km mesafede, Altunapa ve Kuruçeşme hanlarından sonraki yapıdır. Kuruçeşme hanına 8,5 km mesafededir. Kızılören, Kızılviran, Yazı Önü, Emir Kandemir adlarıyla anılır. Kapalı bölümün girişi üzerinde yer alan kitabeye göre 1206-1207 yıllarında I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, Emir Kandemir tarafından yaptırıldığı kayıtlıdır. Bazı kaynaklarda ise bu han I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Emir Tuluğ bin Mehmet tarafından yaptırıldığı kayıtlıdır.
Diğer birçok Anadolu Selçuklu hanları gibi Kızılören Hanı‟da Osmanlı döneminde kullanılmış ve bazı onarımlar yapılmış olmalıdır. Cumhuriyet döneminde yapıda herhangi bir restorasyon çalışması yapılmamıştır. Yapının bazı yerleri günümüze yıkılmış bir halde ulaşmıştır. Özellikle Kapalı mekan orta sahının tonoz örtüsünün tamamı ve yan sahınların bazı yerleri yıkılmıştır. Kapalı mekanın doğu duvarının orta sahına denk gelen yeri, kapalı mekana girişi sağlayan taç kapının bazı kısımları, avlu mekana girişi sağlayan beşik tonozun üstündeki mescid ve yanındaki iki mekanın örtüleri, mescidin mihrabı, bu üst kata çıkışı sağlayan kuzey ve güneyde yer alan iki merdiven, doğu cephenin bazı kısımları yıkılmıştır.
Doğu-batı doğrultusunda kapalı ve avlu mekânından oluşan han, Anadolu Selçuklu mimarisinin klasik han planındadır. Yapının avlusu 25×24 m, kapalı kısım ise 15×22 m boyutlarındadır. Batıda yer alan, dışa taşkın girişin kuzeyinde dört ayağı birbirine bağlayan kemerlerin taşıdığı çapraz tonozlu mekan ve güneyinde girişi avludan sağlanan tonoz örtülü mekan yer alır. Tonoz örtülü girişin avluda yıkılmış bulunan merdivenlerle ulaşılan ikinci katında, yan yana üç mekan bulunmaktadır. Bunlardan kuzeyde bulunan mekân mescit olarak kullanılmış olup K. Erdmann çizdiği planda mescidin örtüsünü çapraz tonoz olarak belirtmiştir. Girişin ikinci katında yer alan diğer iki mekan bir geçit ile birbirine bağlanmıştır. Bu iki mekânın örtüsü de tonozdur. İkinci katta yer alan üç makanın batıda birer pencereleri bulunmaktadır.
Avluda kuzey ve güneyde karşılıklı simetrik olarak yerleştirilmiş tonoz örtülü 4‟er eyvan yer almaktadır. Avlunun doğu ucunda kuzey ve güneyde yer alan iki eyvandan, kapalı mekânın kuzey ve güney duvarına bitişik, dikdörtgen ve tonoz örtülü iki mekâna geçiş sağlanmaktadır. Avlunun sağır cepheleri kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde köşe kuleleri ile kuzey ve güney cephede yer alan birer payanda ile desteklenmiştir.
Dışa taşkın bir taçkapı ile ulaşılan kapalı mekân; on ayağa oturan, doğu-batı doğrultusunda on iki kemerle üç sahna ayrılmıştır. Orta sahın diğer iki sahından biraz daha geniş tutulmuştur. Tonoz örtünün ağırlığını da kuzey-güney doğrultusunda dokuz kemer taşımaktadır.
Yapıda dikkat çeken unsurlardan biri kendinden önceki konaklama noktası olan Kuruçeşme Han‟a kıyasla Kızılören Hanı‟nda çok az devşirme malzeme kullanılmıştır. Bu devşirme malzemelerden ilginç olanı avlu batı cephesinde, dışa taşkın mekânlardan güneyde bulunan mekanın girişinde atkı taşı olarak kullanılan mimari parçadır. Aynı cephede yer alan diğer mekânın batı, kuzey ve güneyinde kemer açıklıkları bulunmaktadır. Bu mekânda bulunan çeşmenin küçük boyutlardaki yalağı hem bu cephede hem de avlu duvarında mescide çıkan merdivenin altında bir uzantısı bulunmaktadır.
Yapının 1980‟li yıllarda çekilen fotoğraflardan kapalı mekanın tabanının taş kaplama olduğu anlaşılmakla birlikte günümüzde toprak yığılması nedeniyle bu kaplama görülememektedir.
Yapının avlu ve kapalı mekânlarında görülen taş işçiliği özellikle batı cephedeki giriş bölümü ve üstündeki mescit ve diğer iki mekânda görülen işçilik kadar itinalı değildir.
Girişin, yapının batı cephesinde bulunması nedeniyle bu cepheye diğer cephelerden daha fazla önem verilmiştir. Bu vurgu cephede görülen taş işçiliği, anıtsal girişi ve köşe kulelerinden anlaşılmaktadır. Avlunun kuzey ve güney cephelerinde de görülen bu kaliteli taş işçiliği kapalı mekânın cephelerinde görülmemektedir.
Hanın duvar örgüsünde, yığma taş ve duvar kaplaması olarak da kesme taş kullanılmıştır. Taş malzemenin yoğun olarak kullanıldığı yapıda bazı yerlerde mermer devşirme mimari parçalar kullanılmıştır.
Genel olarak sade bir görünüme sahip olan yapının bazı bölümlerinde süslemeye yer verilmiştir. Süslemenin yoğunlaştığı yer ise girişin üstünde yer alan mekanların girişi ve mescidin mihrabıdır.
Mescide girişi sağlayan kapının dış çerçevesinde bazı yerleri tahrip olmuş yarım yıldız kompozisyonları yer alır. Tek parçadan oluşan atkı taşı yüzeyinde de kazıma yolu ile oluşturulan kompozisyonla bir birine geçme taş görüntüsü verilmiştir. Atkı taşının üstünde de profilli bir taş kuşağı yer almaktadır. İkinci kata girişin sağlandığı diğer kapının atkı taşı ve söveleri yıkılmış olsa da aynı süsleme programı burada da uygulanmış olmalıdır.
Mescidin günümüze bazı kısımları tahrip edilmiş bir halde ulaşan, düzgün kesme taştan yapılmış mihrabın, sağlam halini gösteren fotoğraflardan çok iyi bir taş işçiliğine sahip olduğunu görmekteyiz. Bu fotoğraftan yarım daire şeklinde olan mihrap nişinin kavsarasının istiridye yivli olduğu görülmektedir. İnce profillerle birbirinden ayrılan bordürleri yarım yıldız kompozisyonlarının yer aldığı başka bir bordür çevrelemektedir. Mihrabın en dış bordüründe de dairesel motiflere yer verilmiştir. Bordürleri belirginleştirmek için aralarına, günümüzde de görülebilen, aşıboyası ile ince şeritler çekilmiştir.
Kızılören Han her ne kadar Anadolu Selçuklu mimarisinin klasik han planına sahip olsa da batı cephede yer alan anıtsal giriş ve kapalı mekânın kuzey ve güney cephelerine bitişik iki mekân, Kızılören Han‟a farklılık katmaktadır. Yapıda devşirme malzemenin çok sınırlı kullanımı da dikkat çekicidir.
Plan: Erdmann