Sivas Gök Medrese

 Sivas Gök Medrese, iç Kale (Toprakkale)’nin kuzeydoğusunda, Kale-i Cedid Mahallesi’nin doğu sınırında kendi adını taşıyan mahalle içindedir. XV. yüzyıldan itibaren Mahalle-i Mescid-i Medrese, Medrese-i Sahib ve XVIII. yüzyılın baĢından itibaren ise Gökmedrese adını taşıyan mahalleler kayıtlarda yer almaktadır.
 Gök Medrese, kitabesine göre Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından H. 670 / M. 1271 yılında inşa ettirilmiştir.
 Medresede ayet ya da hadis kitabeleri haricinde dört farklı noktada inşa kitabesi, bir sanatçı kitabesi ve
bir de tamir kitabesi bulunmaktadır.
Kitabeler:
1- Medrese taçkapısının en üst noktasında yer alan inşa kitabesi; “Allah onun devletini daim kılsın, Büyük koruyucu, Kılıç Arslan oğlu, ĢahinĢah yüce sultan Ğıyaseddin Keyhüsrev’in zamanında imar edildi”
2-Taçkapı ve taçkapı kanatlarındaki nişler üzerinde yer alan inşa kitabesi; “Bu kutsal medresenin yapılmasını –Allah devletini daim etsin-Büyük Kılıç Arslan’ın oğlu Keyhüsrev’in zamanında büyük koruyucu, büyük düstur sahibi, hayır hasenât babası din ve devletin iftiharı Hüseyin oğlu Fahreddin Ali muharremin ilk günü H. 670 (M. 1271)’de emretti-Allah sonunu güzel etsin.
3- Ana eyvan duvarı üzerindeki iki satırlık inşa kitabesi; “Bu kutsal medresenin yapılmasını Allah-ü Teala’ya yaklaĢmak için büyük düstur sahibi, cümertliğin timsali, büyük sultan devletin hâkimi, milletin işlerini düzenleyici, hayır hasenat babası, din ve devletin
iftiharı, Hüseyin oğlu Ali –Allah sonunu güzel eylesin- H. 670 (M. 1271) Muharremin ilk günü emretti.”
4-Ana eyvandaki tamir kitabesidir.
 Medresenin mimarı, taç kapının iki yanındaki köşe sütunlarının üstündeki kitabelerde güneyde Amel-i Üstad, kuzeyde Kalûyan’ül Konevi olarak belirtilmektedir. Mimar Kalûyan’ül Konevi, Kayseri Bünyan Ulu Camii, Konya Ilgın Kaplıcası ve Sivas Sahip Ata Medresesi’ni inĢa etmiştir. Kölük Konya’da Sahip Ata Camii ve Sahip Ata Darülhadisi (İnce Minareli Medrese)’ni inĢa ederken, Kalûyan Kayseri’de Bünyan Ulu Camii’ni yapmış, Konya’ya döndüğünde de ustasına yardım etmiş olmalıdır.
 Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali’nin inĢa ettirdiği yapılarda görev almış kişilerden Kalûyan’ül Konevi’nin belirli bir süreç sonucunda Sivas’ta inĢa edilen Gök Medrese’de “üstad” düzeyine ulaştığı görülmektedir. Bu ustalık sürecinin Ilgın Kaplıcası (1267 / 1268) inşaatından sonra gerçekleştiği düşünülmektedir. Bu nedenle de Gök Medrese, sanatçının kendi içinde geçirdiği değişimi kanıtlayacak
nitelikte görülmektedir.
 Sivas Gök Medrese, Selçuklu döneminden itibaren çeşitli defalar onarım görmüş olmalıdır. Yapının onarımıyla ilgili en erken bilgi, medresenin onarımına izin verildiğini bildiren 1719 M. tarihli bir Başbakanlık arşiv belgesidir. Medresedeki en kapsamlı onarım, 1823-24 M. senesinde yapılmıştır. Bu onarımda doğu eyvanı ve yan mekânlarının bulunduğu kısım bir duvar örülerek yapının dışında
bırakılmış, buraya bir onarım kitabesi de konulmuştur. 1904’te bir onarım daha geçirmiş, bir dönem askeri depo ve okul olarak da kullanılmıştır. 1937’de restorasyona yönelik bir temizlik çalışması yapılmış, 1944 senesinde de bazı çalıĢmalar yapılmış ve etrafındaki bazı yapı kalıntıları kaldırılmıştır.
1967 yılına kadar müze olarak kullanılan binada 1968 yılında A. Özdural tarafından ayrıntılı bir tez çalışması yapılmıştır.

 1978-79 yıllarında da O. C. Tuncer’in hazırladığı rölövelerle Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bir çalışma daha başlatılmış, çatı örtüsü kaldırılmıştır. Ancak çalışmaların tamamlanmaması sonucunda yapı daha çok hasar almak durumunda kalmıştır.
 1995-96 yıllarında Burhan Bilget tarafından yapıda bir temizlik çalışması ve araştırma kazısı yapılmış, 1997-98 yıllarından itibaren de yapıda İTÜ’den bir ekip tarafından ölçme, fotogrametrik belgeleme, analitik rölöve ve hasar tespit çalıĢmalarını da içeren bir çalışma başlamıştır.
 Günümüzde, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Yegan Kahya, Gülsün Tanyeli ve Kani Kuzucular tarafından hazırlanan projelerle, Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından sürdürülen restorasyon çalışmaları devam ermektedir.
 Bu çalışmalar kapsamında doğu duvarı kaldırılmış, özgün durumunda burada bulunması gereken eyvan için çalışmalara başlanmıştır Ayrıca güney cephede duvarlarda özgün olmayan eklerin kaldırılmasına çalışılmaktadır. 2007’de yapının avlusunda, medrese odalarında, revaklarda ve taçkapıda, minarelerde de onarımlar yapılmıştır.
 Günümüze birçok onarım sonrasında ulaşan yapı, Anadolu Selçuklu mimarisinin sorunlu yapılarından bir başka önemli örnektir. Yapının geçirmiş olduğu onarımlar sonucunda maruz kaldığı değişiklikler ve bazı mekânların mescit gibi tipik göstergelere sahip olmamaları kütüphane, hoca odaları vs. mekânların kesin olarak tespitini engellemektedir.
 Yapının planında bir diğer sorun ise bazı araştırmacılarca dile getirilen ikinci katıdır. Yapının bir ikinci kata sahip olmadığını vurgulayan araĢtırmacılar ise ikinci kata ulaşımı sağlayan merdivenlerden herhangi bir kalıntının dahi olmaması yanında, taçkapı üzerinde yer alan minarelerin yüzeylerinde, çini dekorasyonun kesintiye uğramadan devam etmesini kendi tezlerinde baĢlıca dayanak olarak ileri
sürmektedirler.
 Plan olarak; Gök Medrese, doğu-batı yönlerinde gelişim gösteren, kuzey ve güney yönlerde revaklarla çevrili açık avlulu, dört eyvanlı ve tek katlı bir plan üzerine inşa edilmiştir. Yapının kuzey ve güney kanadında öğrenci hücreleri ve yan eyvanlar ile bazı işlevi belirlenemeyen mekânlar yer alır. Giriş eyvanının güneyinde kubbe ile örtülü mekân mescit olarak düzenlenmiştir. Eyvanın kuzeyinde kubbe ile örtülü bir diğer mekân Darul Kurra yer alır. Medresenin doğu ucunda ana eyvan ve iki yanındaki mekânlar bulunmaktadır. Yapının en çok tahribata uğramış bölümü de burasıdır.
 Medresede öğrenci hücreleri, yan eyvanlar tonozla örtülmüşken, giriş eyvanı yıldız tonozla ve iki yanındaki mekânlarla ana eyvanın kuzeyindeki kare planlı mekan kubbe ile örtülmüştür.
 Medresenin en özgün cephesi olarak günümüze batı yönüne bakan giriĢ cephesi ulaşmıştır.
 Simetrik olarak yerleştirilmiş taçkapı ve üzerindeki iki minare haricinde taçkapının iki yanında altta ve üstte olmak üzere açılan pencereler, köşe kuleleri ve taçkapının kuzeyinde yer alan çeşme giriş cephelerinin tasarımında gelinen noktayı göstermektedir.
 Dışa taşkın ve beden duvarlarından yüksek tutulan taçkapı haricinde diğer unsurlar da cephe kurgusuna dâhil edilerek cephenin geneline yayılan bir düzenleme gerçekleştirilmiştir
 Yapının genelinde farklı malzemeler kullanılmıştır. Duvarlarda çekirdek dolgunun genel olarak düzgün kesme taşla kaplandığı görülür.
 Giriş cephesinde taçkapıda ve avluda azımsanmayacak ölçüde mermer malzeme kullanıldığı görülür. Taçkapı üzerindeki minarelerde ise sırlı ve sırsız tuğla kullanılmıştır.
 Gök Medrese’de cephe kurgusu ve plan şeması dışında, yapıda uygulanan süsleme programı özel bir yere sahiptir. Özellikle giriş cephesinin tasarımında kullanılan taçkapı, pencere ve köşe kuleleri gibi unsurları vurgulayan yüzeylerinde görülen bezemeleridir.
 Taçkapıda iri kabartma halinde düzenlenen bitkisel karakterdeki süslemelerin yoğunluğu ağır basmaktadır. Özellikle iri palmet ve rumi motifleri taçkapı etrafında farklı düzenlemeler içerisinde verilmiştir. Palmet ve Rumilerin dışında taçkapıyı çevreleyen en dıştaki bordürde geometrik geçmelere yer alır. Ayrıca yüksek kabartma olarak işlenmiş hayat ağacı motifi ve hayat ağacının tepesindeki kartal motifi, basık kemerli giriĢin sövelerinde palmet yaprağının yüzeyinde yer alan ejder başları figüratif süsleme örnekleridir. Minarelerin gövdelerinde ve alt kısımlarında görülen çini ve renkli sırlı tuğlalarla gerçekleştirilen geometrik karakterli süslemeler taçkapıdaki taş süsleme ile birlikte zengin süsleme programını yansıtmaktadır.
 Zaman içerisinde gerçekleşen tahribatlara ve yapılan farklı müdahalelere rağmen günümüze ulaşan medrese, cephe kurgusu ve süsleme programı ile dikkat çekmektedir.
 Anadolu Selçuklu mimarisinde cephe tasarımının geldiği noktayı işaret etmesi ile de Gök Medrese oldukça önemli bir örnektir.

 

 

 

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required