AQUARIUS (KOVA)
Zeus, yalnız kadınların güzelliğine vurgun değildi. O güzel olan herşeye, hatta delikanlılara bile gönlünü kolayca kaptırıyordu. Zeus, birgün yeryüzünde olağanüstü güzelliğe sahip bir delikanlı gördü. Ganymedes adını taşıyan bu delikanlı, Truva şehri kralı Tros’un oğludur. Su taşıyıcısı olarak bilinen Ganymedes, Olympos dağında yaşayan tanrılara fincan veya kupalarda içecek taşımakla görevlidir. Bu delikanlı o kadar hoş ve güzeldi ki, Zeus onun cazibesinden kendini kurtaramadı.
Fanilerin arasında görüp beğendiği ve sevdiği bu genci daima yanında bulundurabilmek için yeryüzünden kapıp, Olympos’a çıkarmayı düşündü. Bir gün Ganymedes, İda dağının.) yamaçlarında sürüsünü otlatıyor ve bir kayanın üzerine oturmuş kaval çalıyordu. Kocaman bir kartal şekline giren Zeus, Olympos’un tepesinden aşağı doğru süzüldü ve Ganymedes’in arkasından geldi. Ansızın üzerine çullandı ve onu kaptığı gibi doğru tanrıların dağına uçurdu. Bu genç çoban Olympos tanrılarının yiyeceği olan Ambrosia ile içenlerin ölümsüzlük kazandıkları ve tanrılara mahsus içki olan nektarla beslendi. Bu suretle güzel yüzü, hoş endamıyla tanrıların gözünü okşamak için ebedi gençliğine muhafaza etti.
NOT: Orta Çağ’da, homoseksüel aşkın simgesi olarak anılmıştır. Onun Zeus tarafından tanrıların yanına, göğe çıkarılması, Rönesans felsefesinde, “ruhun sonsuzluğa yükselişi”, “ruhun mükemmel, saf yükselişi” olarak düşünülmüştür
PERSEUS
MİTOLOJİSİ
Zeus ve Danae’nin birlikteliğinden Perseus adında bir oğlan doğar. Durumu öğrenen kral Akrisios çocuğun babasının Zeus olduğuna inanmaz ve kardeşi Proitos’un kızıyla tekrar ilişkiye girdiğinden şüphelenir. Kral kızını öldürmeye cesaret edemediği için Danae’yle bebek Perseus’u bir sandığa koyarak denize bırakır. Fakat deniz Poseidon tarafından sakinleştirilir. Zeus ise Danae ve Perseus’un içinde olduğu sandığı, Seriphos Adası’da karaya çıkmasını sağlar.
Danae, Perseus ve Kral Polydektes
¡Burada bulunduklarında ise kral Polydektes, Danae ve oğluna sarayının kapılarını açar ve onları evinde konuk eder. Zamanla Danae’ya sevdalanan kral Polydektes aşkına karşılık bulamaz. Perseus çok geçmeden bu durumu fark eder ve annesinin yanından ayrılmamaya karar verir Perseus’a Pelops’un kızı Hippodameia’ya talip olduğunu ve onu babasından istemek için diğer taliplerden daha fazla hediye götürmek zorunda olduğunu söyler. Perseus ise madem ki annemden vazgeçerek Hippodameia ile evlenmek istiyorsun, sana istediğin hediyeyi sunacağıma söz veriyorum. Bu, Gorgon Medusa’nın kesik başı olsa bile der. Polydektes ise bu hediyenin bütün hediyelerden daha değerli olacağını belirterek bunu kabul eder.
Perseus tüm zorluklara rağmen tanrıların da yardımıyla Medusa’nın başını keserek yanına alır ve dönüş için yola çıkar. Sonunda annesinin bulunduğu Seriphos’a gelen Perseus yokluğu sırasında kral Polydektes’in Pelops’un kızıyla evlenmediğini ve bunun kendisine yapılan bir oyun olduğunu anlar. Bu sırada annesi Danae kralın zorbalıklarından kaçıp kurtulmak için bir tapınakta saklanmıştır. Daha sonra Perseus kral ve arkadaşlarının bulunduğu odaya girerek söz verdiği gibi Gorgon Medusa’nın başını getirdiğini ve krala sunabileceğini söyler. Perseus odadakilerin alaylı bakışları arasında sihirli torbadan çıkardığı kafayı göstererek herkesi taşa çevirir.
NOT:Gorgonlar, inanılmaz derecede çirkin görünüme sahip üç kız kardeştir. Bu kızlardan herhangi birine bakan, hemen taşa dönüşmektedir. Kardeşlerden ikisi Euryale ile Stheno, ölümsüz iken; üçüncü kardeş Medusa ölümlüdür. Medusa yıllar önce çok güzel bir kadındır ve saçlarının güzelliğiyle dillere destandır. Birgün Medusa deniz tanrısı Poseidon’u çok kızdırır.Poseidon onu zeka tanrıçası Athena’nın tapınağına kapatır. Athena, Medusa’yı çok çirkin biri haline getirir ve saçlarını yılanlara dönüştürür.
ERİDANOS
Dünyayı kuşattığı ileri sürülen ırmak tanrısı Okeanos’un kızı Klymene ile bilgelik ve doğruluk tanrısı Apollon’un Phaethon adında bir çocukları vardır. Phaethon arkadaşlarına kendisinin tanrı Apollon’un oğlu olduğunu anlatır. Arkadaşları ona inanmaz ve yalan söylediğini düşünürler. Phaethon’un çok üzüldüğünü gören annesi Klymene, onu babası Apollon’a gönderir. Phaethon, babası Apollon’u görmeye gider. Oğlunun geldiğini gören Apollon bu duruma çok sevinir. Phaethon’a, arkadaşlarını ikna etmesi için yardım edeceğine dair söz verir. Phaethon bir süre düşünür ve arkadaşlarını inandırmak için babasından Güneş arabasını kullanmak için izin ister. Her gün Apollon’un idare ettiği güneşin şarına dört gürbüz at koşulurdu. Bunların adları “Eoüs, Pyrous, Ethon, Phlegon”dur. Yani “Al at, Ak at, Parlak at, Toprak at” dır. Güneş sabahleyin kırmızı olarak doğar, yavaş yavaş beyazlaşır, sonra öğle vakti parlak olur. Akşama doğru batacağı sırada toprağa dokunur ve toprak rengini alır. Güneş tanrısı sabahleyin şafağın pembe parmaklarıyla açtığı gök kapısından çıkar, akşam olunca yorgunluğunu dindirmek için batıda olan sarayına iner, orada geceler. Apollon bu teklif karşısında şaşırır ve oğlunu caydırmaya çalışır. Çünkü güneş arabasını kullanmak oldukça tehlikeli bir iştir. Ancak Phaethon fikrini değiştirmez ve babası sözünü tutmak zorunda kalır. Phaethon’u hem annesi hem de kız kardeşleri güneş arabasını kullanması konusunda yüreklendirirler. Phaethon, arabayı kullanmak için oldukça acemidir. Buna rağmen arabayla oldukça uzaklara ve yükseklere doğru yol almaya başlar. Doğu ufkunda öyle bir yere gelir ki, burası gök kubbenin en tepesidir. Arabasıyla gökyüzünün bir ucundan diğer ucuna büyük bir çizgi çizmeye başlar. Daha bu çizgi gökyüzünde Samanyolu olarak anılmaya başlar.
Bu sırada Dünya yüzeyi soğumaya başlar, çünkü araba çok uzaklara gitmiştir. Bunun üzerine arabanın atları hızla Dünya’ya doğru yol almaya başlar. Dünya üzerinde Afrika semalarından geçerken arkalarında bıraktıkları yerler kavrulur. Nehirler, göller ve tüm su kaynakları kurur. Büyük bir çöl oluşur. Asıl tehlike Phaethon’u ileride
beklemektedir. Phaethon bir anda büyük akrebi ( Scorpio ) görür. Akrep güçlü kuyruğuyla arabada başı çeken atı sokar. Araba eskisinden daha hızlı bir şekilde gitmeye başlar. Tüm bu olanlardan sonra Phaethon babasını kendisini caydırmaya çalışma isteğinin haklılığını anlar. Baş tanrı Zeus tüm olan bitenin farkındadır. Çevreye daha fazla zarar gelmemesi için bir yıldırım yollayarak Phaeton’u öldürür ve vücudu dünyaya doğru düşmeye başlar. Arabanın atları ahırlarına geri dönerler. Phaethon’un vücudu Eridanus nehrine düşer ve dibe doğru batar.
Eridanus, gökyüzünde çok uzun, dolambaçlı bir nehir olarak betimlenir. Takımyıldızının bu uzun nehir görüntüsünü gökyüzünde belirlemek zordur. Bazı yazarlar bu nehrin Nil nehrini temsil ettiğini söylerler.
CYGNUS
Phaethon’un ölümüne çok üzülen kızkardeşleri tam dört ay boyunca durup dinlenmeden ağladılar. Onların bu hallerine acıyan tanrılar, bu kızkardeşlere daima inleyen ve sarsılan kavak ağaçlarına dönüştürdüler. Ağaca dönüşen kız kardeşler, Eridanus nehri boyunca dizilirler.
Phaethon’un başına gelenleri duyan arkadaşı Cygnus, onun cesedini bulabilmek için nehre girer. Cygnus Phaethon’un çok yakın ve sadık bir arkadaşıdır. Phaeton’un cesedini bulmak için nehre ard arda dalar ve nehirde boydan boya devamlı yüzmeye başlar. Bu hareketleri onu nehirde yiyecek arayan bir kuğuymuş gibi gösterir. Daha sonra Cygnus, arkadaşının acısıyla ölür. Tanrı Apollon, Cygnus’a acıyarak onu gökyüzüne Kuğu takımyıldızı olarak koyar.
AQUİLA
Kartal, Olympos tanrılarının lideri olan Zeus’a hizmet eden yırtıcı bir kuştur. Bazen yıldırım kuşu olarak da adlandırılır. Çünkü Zeus’un yıldırımlarını taşıdığı ve atıldıktan sonra geri getirebildiğine inanılır. Zeus, Kartal’ı Prometheus’un cezasını infaz etmek üzere görevlendirir. Zeus, yanardağların, ateşin ve sanayinin tanrısı Hephaistos’a emir vererek, bu saygısız titanı Caucasus (Kafkas) dağlarına zincirletir. Hephaistos, Prometheus’un ayaklarına ve kollarına kırılmaz zinciri geçirdi ve onları sağlamca kayaya çaktı. Zeus Kartal’a her gün Prometheus’un ciğerini yemesi için emir verir. Ancak Zeus, Prometheus’un ciğerinin her gün kendisini yenilemesini sağlayarak, ölmesini engeller ve acısının sürekli olmasını sağlar. Uzun bir zaman sonra Zeus, Prometheus’a acır ve onu affeder.
NOT:Gökyüzünde Eridanus takımyıldızının olduğu doğrultuda, Planck uydusu ile soğuk nokta keşfeden bilim insanları, Pan–Starrs ve WISE teleskopları ile alınan verilerin yardımıyla bu bölgenin 3 boyutlu haritasını çıkarmayı başardılar. 3 milyar ışık yılı gibi çok da uzak olmayan bir yerde, 500 milyon ışık yılı büyüklüğünde bir boşluk olduğu hesaplandı ve adına Eridanus Supervoid denildi. Bu boşluk şimdiye kadar gözlemlenenlerin en büyüğü, hatta evrende gözlemlenen en büyük yapı.
VİRGO
¡Virgo yaygın olarak adalet tanrıçası Justa ( Justitia ) olarak bilinir. Demeter ve İcarius’un, yer altı tanrısı Hades tarafından kaçırılan kızı Persephone olarak tasvir edilir.
Persephone’nin annesi Homeros destanlarında “güzel saçlı kraliçe, güzel örgülü kraliçe” diye anılan toprak ve bereket tanrısı Demeter (Ceres) ‘dir. Adını “Ge-meter” toprak ana olarak açıklayanlar da vardır. Hesiodos’a göre Kronos’la Rheia’nın kızıdır. Demeter ekinlerin ve özellikle buğdayı simgeler.
Demeter efsanelerde kızı Persephone’den ayrılmaz. Kimi zaman “Kore” (genç kız) adıyla anılan Persephone ve annesine “iki tanrıça” denir.
Masala göre Persephone bir gün oyun arkadaşlarıyla (Okeanos’un kızları) birlikte çayırda çiçek toplarken birden bire yer yarılmış, yer altı tanrısı Hades şarıyla (bir çift atın çektiği, bir çeşit araba) dışarı çıkmış. Persephone’yi kaptığı gibi ortalıktan kaybolmuş. Ümitsizlikten ne yapacağını bilemeyen Demeter, kızını bulabilmek için tüm yeryüzünü dolaşır. Herşeyi gören tanrı Helios ( Güneş tanrısı; genç, güzel, kuvvetli ve sarı saçlı bir delikanlı olarak tasvir edilir) Kore’nin yerini söylemiş. Bunun üzerine Demeter Olympos’tan kaçmış, yüreği sızlayarak ıssız bir yere çekilmiş. Demeter’in küsmesiyle toprağın bereketi kalmamış, ekinler bitmez, buğday başakları büyümez olmuş. İnsanlar kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlar. Zeus, Demeter ve Hades’in arasını düzeltmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Bu arada Hades, Kore’ye büyülü nar yedirmiş. Büyülü narı yiyen Persephone yeraltı tanrısına bağlanmış, Zeus’un tüm çağrılarına rağmen yeraltı ülkesinde kalmaya devam etmiş. Tüm çabalarının boşa gittiğini gören Zeus bu işi bir kurala bağlamayı kafasına koymuş. Zeus Persephone’nin yılın üçte ikisini yani buğday başaklarının çiçek açma ve ürün verme zamanını yer üstünde annesi Demeter’in yanında, kalan üçte birini yani kışı Hades’in yanında yeraltında geçireceğini söyler. Böylelikle toprağa yeniden bereket gelir.
LEO (ASLAN)
Herkül’ün görevlerinden biri de Nemea Aslanını öldürüp, derisini kral Eurystheos’a götürmektir. Bu aslan, Yunanistan’nın Nemea bölgesinde dehşet salan, korkunç bir hayvandır.
Herkül, bu korkunç aslanla karşılaştığında, bütün oklarını hayvana fırlatır. Hayvanın derisi o kadar sertmiş ki, oklar parçalanıyor ama hayvana hiçbir şey olmuyormuş. Oklarının işe yaramamasına sinirlenen Herkül, eline topuzunu alıp, naralar atarak aslanı takip etmeyE başlar. Aslan bu gözü pek kahramandan korkarak iki kapısı olan bir mağaraya sığınır Durumu anlayan Herkül, mağaranın bir kapısını kayalarla tıkayıp, diğerinden içeri girer Aslan onu görünce yelelerini kabartarak üzerine atlar. Herkül elindeki topuzu aslanın kafasına vurur. Vuruşun şiddetinden topuz kırılır ama aslan yalnızca sersemler. SonrA boğuşmaya başlarlar. Herkül, aslanı boğmayı başarır. Derisini yüzer ve hiçbir okun delemediği bu deriyi giyer ve zırh olarak kullanır.