İç Asya’ya en yakın yerde bu gün ayakta bulunan konik örtülü mimarlık eserinin en eskisinin İranlılara ait oluşudur. Bu mimarlık peseri, Gurgan şehrinin kuzey doğusunda bozkır bölgesindeki Kümbed-i Kabus ‘tur. Gurgan bölgesine hükmeden bir İranlı soya ait olan 397 (M: 1006-1007) tarihini taşıyan bu eser, Kabus bin Vaşmgir için onun kudretinin sembolü olmak üzere inşa edilmiştir. Tarihine dikkat edilirse, bu konik örtülü yapı Selçuklu kümbetlerinden daha önceye aittir. Kümbed-i Kabus’un inşa edilmiş olduğu bozkır alanı, değil Selçuklular
zamanı onlardan hayli gerilere giden zamandan beri Türklerin dolaştığı ve bulunduğu bir bölgedir. Nitekim Godard(‘), bir eserinde Kümbed-i Kabus hakkında verdiği yedi sekiz satırlık kısa bilgiler arasında bile, bu yapının Türkmen atlarının otladığı bozkırın ortasında bulunduğuna işaret gereğini duymuştur.
Bir mezar anıtından ziyade, kudreti sembolize etmek üzere yapılmış bir hatıra yapısı olması mümkün olan bu 57 metre yüksekliğindeki kulevari anıtsal eser, düz yüzey ve üçgen çıkıntı sıraları halindeki gövde düzeni bakımından Gazneli Sultan Mahmut ve Sultan Mesut’un zafer kulelerine benzemektedir. Esasen Kümbed-i Kabus zaman bakımından da Gazneli zafer kuleleriyle çağdaştır.
İster bir mezar anıtı, ya da bir hatıra anıtı olsun, ilginç ve önemli bir yapı olan Kümbed-i Kabus’un, halen İç Asya’ya en yakın yerde ayakta bulunan en eski tarihli konik örtülü yapı olduğu bir gerçektir. Bu arada, kümbet-i Kabus’un hayli gelişmiş bir yapı oluşu gözönüne alınırsa, bunun İç Asya için konik örtülü eser açısından ilk örnek olmaması gerekir. Şayet kümbed-i Kabus’un formunu doğuran fikir kaynağı daha
batıdan gelmediyse, Horasan bölgesinde bundan önce yapılmış fakat zamanla ortadan kalkmış daha basit konik örtülü eserler olmalıdır.