Osmanlı Batılılaşma Dönemi Külliyeleri I

Külliye en basit tanımıyla çeşitli fonksiyonel yapı birimlerinin bir arada inşa edilmesiyle meydana gelen sosyal karakterli kuruluşlardır. Külliyeleri meydana getiren birimler “ cami medrese türbe sebil çeşme hamam han imaret arasta hazire taphane ” gibi yapılardır. Bu yapıların devamlılığı için vakıflar kurulup vakfiyeler düzenlenmiştir. Bu vakfiyelerde’de külliyenin ismi imaret olarak geçmiştir.

İlk külliye örnekleri 999’da Samanoğularının yıkılış döneminde karşımıza çıkıp bunlar saray külliyeleri olmuş bu saray külliyeleri merkezde saray cami idari yapılar çarşı ahırlar şeklinde düzenlenmiştir. Daha sonra karahanlılar gazneliler büyük selçuklulular döneminde Külliye inşaları devam etmiştir. Karahanlılar döneminde Hakim Tirmizi külliyesi(11yy) dönemin en önemli külliye yapısı olup cami medrese türbe’den meydana gelmiştir. Gazneliler döneminde inşa edilen Leşker-i bazar sarayı yani külliyesi (11 yy) bünyesindeki diğer birimlerle önem arzmetmiştir. Büyük selçuklular döneminde ise birçok yapı biriminden meydana gelen külliyeler inşa edilip bunların en önemlisi İsfahan mescidi cuması olup 1072- 1092  cami medrese mescit türbe ve terkan hatuna ait dinleme odasıyla kompleks bir yapı olmuştur. Memlüklüler döneminde ise tam olarak külliye şeklinde kompleks yapılar inşasına devam edilmiştir. Kalavun külliyesi örnek olup Anadolu selçuklu dönemindede külliye inşası devam edip  Kompleks yapılar şeklinde düzenlenmiştir. Kayseri hacı kılıç, Konya Saip Ata, Divriği Külliyeleri örnektir.

Osmanlı dönemindede külliye inşaları büyük hızla devam etmiştir. Bu döenemde yapılan külliyeler  4’e ayrılıp  bunlar erken dönem, gelişme dönemi, klasik dönem ve 17 yy ve sonrası yani batılılaşma dönemi külliyeleridir. Erken dönem külliyeleri  osmanlı döneminin ilk külliyeleri ama en güzel külliyeleri olmuştur.  İlk külliyelerinin özelikleri şunlar olup

  1. Fonksiyonel yapılar ayrı birimler halinde konumlanarak külliyeler meydana getirilmiştir.
  2. Cami külliyelerin merkezini meydana getirip süslemelerde en yoğun şekilde camide yer verilmiştir.
  3. Külliye kuruluşları arazinin topografyasına bağlı olarak inşa edilmiş belirli bir eksen düzeni görülmemektedir. Yine bu külliye kuruluşları yeni semt kuruluşlarına sebep olmuştur.

Bu dönemin en güzel örneğide Yıldırım Külliyesi (1390-1400) Yıldırım Beyazıd tarafından  Bursa’nın Doğusu’nda  inşa edilip  cami, medrese, darüşşifa, türbe ve hamamdan meydana gelmiştir. Erken dönem özelikleri göstermektedir. Gelişme dönemi külliyelerinin en güzel örneklerinden biri ise

Fatih Külliyesi olmuştur.Fatih külliyesi Fatih Sultan Mehmet  tarafından mimar Atik Sinan`a yaptırılıp külliye 1463-1470  yılları arasında inşa edilmiştir. Külliye, o döneme kadar Türk-İslam mimarisince yapımı gerçekleştirilen en büyük bina kompleksidir. Bir cami etrafında çok planlı şekilde yerleştirilmiş medreseler, kütüphane, şifahane, tabhane, kervansaray çarşı, hamam ve daha sonra inşa edilen türbelerden oluşur. 1766 yılında yaşanan bir depremden dolayı harabe haline geldiği için Sultan III. Mustafa, 1767 ve 1771 yılları arasında camiyi Mimar Mehmed Tahir Ağa’ya tamir ettirdi. Bu nedenle cami orijinal görünümünü kaybetmiştir. 29 Ocak 1932’de ilk Türkçe ezan bu camide okunmuştur. Sinan dönemi külliyelerinin en önemli bir örneğide Süleymaniye cami olmuştur Sinan’ın ustalık eseri olup Kânûnî Sultan Süleymân Han tarafından meşhur Osmanlı mîmârı Koca Sinân’a 1550-1557 seneleri arasında İstanbul’da yaptırılan külliye. şu bölümlerden meydana gelmiştir: Câmi, dârüttıb, medreseler, dârülkurrâ, sıbyan mektebi, hamam, imâret, bîmârhâne, çarşı Kânûnî ve Hürrem Sultan’ın türbeleri gibi yapılar. Bu yapılar câminin çevresinde gayet güzel bir şekilde yerleştirilmiştir.

16 yy’ın sonlarına geldiğinde osmanlı devletinde bozulmalar meydana gelip 17 yy’a gelindiğinde ise osmanlı gücünü kaybetmeye başlar. Buda askeri, ekonomi , yönetimdeki bozulmalarla kendini hissettirmeye başlar . tabi bu süreç mimariyide oldukça etkileyip  klasik dönemde görülen cami merkezli büyük külliyeler yerini daha küçük yani medrese merkezli külliyelere  bırakmıştır.  Bu külliyelerde başta medrese, yanında dersane mescit, sebil, çeşme, türbe, kütüphane, sibyan mektebi  ve dükkan gibi yapılar görülmüştür. Fakat genel olarak medrese, dershane mescit, ve sebil üçlüsü oluşturmuştur. Bu dönemde medrese merkezli külliyelerin ortaya çıkışının sebebi şunlar olmuştur.

  1. Ekonomik nedenler
  2. İmar sorununun yaşanması
  3. Medreselere ihtiyacın fazlalaşması
  4. Devlet idaresindeki bozulmalar

Bu dönemde medrese merkezli külliye yapımı yanında  Eminönü Yeni Cami  külliyesi ve Sultan Ahmet külliyesi bu dönemin külliye anlayışları dışında kalmıştır.Eminönü yeni cami külliyesi  III Mehmet’in annesi safiye sultan tarafından 1597 yılında mimar Davut ağa tarafından yapılmaya başlanıp daha sonra duran inşaat 1663 yılında IV mehmet’in annesi turhan valide sultan tarafından 1663 yılında mustafa ağa tarafından tamamlanmıştır. Merkezde cami güneydoğuda hünkar kasrı,güneybatıda ise türbe yer alıp mektep, darülkurra, mektep, kütüphane, hamam günümüzde olmayıp yol çalışmaları sırasında yıkılmıştır.  Külliye’nin batısında ise L planlı mısır çarşısı yer almaktadır. Yeni Cami muvakkithanesi ile birlikte caminin yapımına Safiye Sultan tarafından 1597 yılında başlanmış, ancak külliyenin tamamlanması 1663 yılında Hatice Turhan Sultan tarafından olmuştur. Cadde tarafından girilen yapının avluya açılan bir kapısı bulunmaktadır. Çokgen planlı bir mekanla asıl ana mekana girilir. Yeni külliye inşası devam ederken Sultan Ahmet döneminde

Sultan Ahmet külliyesi 1609 yılında inşasına başlanıp 1617 yılında tamamlanıp mimarı Sedefkar mehmet ağa olmuştur. Külliyenin merkezini cami oluşturup cami ve avlusu fevkani olarak tasarlanıp dikdörtgen planlı bodrum kervansaray olarak kullanlımış,  güneydoğuda hünkar kasrı, kuzeyinde medrese, kuzeydoğuda darülkurra türbe türbenin köşesindede muvakithane güneyinde boydan boya uzanan arasta, odalar, hamam, sebil çeşme bulunur. Sinan’ın külliye anlayışı bu dönemde bu yapıda tam olarak tekrarlanmıştır.

17 yy’da ortaya çıkan medrese merkezli külliye anlayışısının en güzel örneğide Kuyucu Murat Paşa külliyesi olmuştur. Bu külliye I Ahmet’in saltanatlık yıllarında veziri olan Kuyucu Murat paşa tarafından yaptırılıp kesin yapım tarihi bilinmeyip 1611 yılında paşanın ölüm yılı olarak bilindiği için bu tarihten önce yani 1605-1606 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Medrese, dersane mescit, türbe, sebil, sibyan mektebi ve dükkanlardan meydana gelmiştir.  Günümüzde İTÜ güzel santlar fakültesi olarak kullanılmaktadır. Günümüzde veznecilerdedir.

18 yy’ın Külliye anlayışını yansıtan Külliyesi ise İstanbul’da Şehzadebaşın’da yer alan Damat ibrahim paşa Külliyesi olmuştur. III Ahmet döneminde sadrazam olan Nevşehirli damat ibrahim paşa tarafından 1719-1720 yılında inşa edilmiştir. Cami, medrese, sebil, çeşme, kütüphane ve dükkanlardan meydana gelmiştir. Arazinin topografyasına uygun bir biçimde inşa edilmiştir. Bu planın aynısı feyzullah efendi külliyesinde tekrarlanmıştır. 18 yy bir diğre örneğide Hacı beşir ağa külliyesi olmuştur.

Hacı Beşir Ağa Külliyesi: ( 1745 ) cami, medrese, kütüphane, tekke, sebil, çeşme’den meydana gelip dikdörtgen bir alan üzerine kurulup küçük bir külliye düzenlemesi göstermektedir. 18 yy’ın ortalarına gelindiğinde ise küçük külliye şeması devam ederken oldukça büyük batılılaşma dönemini en iyi yansıtan

Nuruosmaniye külliyesi inşa edilmiştir. Bu külliye  istanbul’da kapalıçarşının yanında yer alıp I Mahmut tarafından 1749 yılında yapımına başlanıp III Osman tarafından 1755 yılında tamamlanmıştır. Mimarı Simon kalfadır. Cami, hünkar kasrı, medrese, türbe, sebil, çeşme, imaret ve dükkanlardan meydana gelmektedir. Külliye içinde caminin önemi vurgulanmak için bir alt yapı üzerine inşa edilip  doguda hünkar kasrı, kuzey doguda türbe, kütüphane, batıda türbe sebil, güneyde medrese, imaret yer almaktadıri dağınık bir düzenleme göstermektedir. Bu dönemin bir diğer  uygulaması’da

Ayazma külliyesi olup 1760-1761 yılında III Mustafa tarafından üsküdar’da inşa edilip Cami, hünkar kasrı, mektep, muvakithane, hamam ve çeşme inşa edilmiştir.  Camisi nuru osmaniye ile benzerlik gösterip dogusunda hünkar kasrı kuzey doğusunda ki çeşme dışında diğer yapılar günümüze gelmemiştir.

Laleli külliyesi ise yine III Mustafa tarafından 1760-1764 yılları arasında inşa edilip  mimarı’da Mehmet Tahir ağadır. Külliye’de cami, hünkar kasrı, imaret türbe, sebil, mumhane, çarşı ve han yer almaktadır. Külliye kuruluşu itibariyle  topoğrafik alanı en iyi şekilde kullanıllan 2. yapı olmuştur Nuruosmaniyeden sonra, caminin altı çarşı ve dükkanlar şeklinde tasarlanıp yer almaktadır. türbesi batıda  taş han ise külliyenin kuzeyinde yer almaktadır.

Beylerbeyi külliyesi ise 18 yy sonlarında I. abdülhamid tarafından annesi adına 1778 yılında inşa ettirilip cami, medrese, imaret, mektep, muvakithane, hamam, sebil, çeşmelerden meydana gelmektedir. Mimarı Mehmet tahir ağa olup üstün yeteneklerini yansıttığı önemli bir yapı olmuştur beylebeyi külliyesi tek kubbeli caminin önüne 2 katlı hünkar dairesi şeklinde ki tasarımıyla 19 yy da devam ettirilmiştir.

   Mihrişah Valide Sultan Türbe ve Sebili ise dönemin külliye anlayışını yansıtıp Külliye III  Selim’in annesi Mihrişah Valide sultan tarafından 1792-1795 yılları arasında inşa edilmiştir. Eyüpte yer almaktadır külliyede Türbe, sebil, çeşme, hazire ve imaretten meydana gelmiş. Türbenin avlusu ise 18- 19 -20 yy ait mezarlarla hazireye dönüşmüş imaretin bitişigindede 2 yanın çeşme bulunan ortada 5 yüzlü geniş sacaklı sebile yer verilmiş

İstanbul Tophane Nusretiye Camii (1823-1826) Tophane’de yer alıp II Mahmut tarafından 1823-1826  yılları arasında inşa edilip cami, şadırvan, muvakithane, ve sebil’den meydana gelip  sebil caminin karşısındayken  yol genişletmesi sırasında caminin yanına alınıp batıda birde saat kulesi yer almaktadır.

İstanbul Sultan II. Mahmut Türbesi ve Sebili: ise 19 yy külliye gelişimini yansıtan en önemli yapılar grubunu yansıtıp Külliye divanyolu caddesi üzerinde yer alıp Sultan Abdülmecit tarafından 1839-1840 yılları arasında inşa edilmiş esma sultan sarayı bahçesinde yer alır. Türbe, sebil, hazire’den meydana gelip şebekeli pencerelere saip bir avlu ortasında türbe merkezli bir külliye olarak inşa edilmiş dönemini en iyi yansıtan küçük külliye şemasındadır.

Osmanlı devletinde külliye kuruluşları her zaman devletin ekonomik gücüyle paralellik gösterip 17 yy’dan itibaren osmanlı devletin duraklama dönemi içerisinde  büyük selatin külliyeleri yerini medrese merkezli külliyelerine yerini bırakmıştır. Bu bunalım döneminde Eminönü yeni cami külliyesi ve Sultan Ahmet külliyeleri 17 yy’da istanbulda son klasik dönem özelliklerini yansıtan külliye örnekleri olmuştur. Medrese merkezli külliyelerde ise Kuyucu Murat Paşa Külliyesi örnek oluşturup. 18 ve 19 yy’da ise cami merkezli, medrese merkezli, türbe merkezli külliye inşaları devam etmiş fakat hiçbir zaman klasik dönem külliyeleri inşa edilmemiştir  18 yy’da batılılaşma etkisiyle mimariye su yapıları yani sebil ve çeşmeler  vazgeçilmez olmuş bunun yanında saat kuleleri muvakithaneler eklenmiştir.  Bu sosyal kuruluşlar  dağınık bir düzenleme gösterip  klasikteki geometrik açılar strüktüel denge ortadan kalkmıştır arazinin yapısına göre düzenlenmiştir.19 yy’da 18 yy külliye anlayışı devam ederken bu dönemde hastane, kışla gibi büyük ölçekli yapıların bütüne katıldığı görülmekte hatta bu yapılar külliyelerin varlık  nedeni olmuşlardır.

About

You may also like...

Your email will not be published. Name and Email fields are required